Loading...
30.03.2022

Şikayet Davası - Alacaklının Asıl Alacağa Faiz Yürütülmesi İsteminin Reddine İlişkin İcra Müdürlüğü Kararı - Tarafların Edimlerini Karşılıklı Olarak Aynı Gün Yerine Getirdikleri - Faiz Talebinin Reddinin İsabetli Oluşu - Direnme Kararının Bozulması Gereği




T.C. YARGITAY

. Hukuk Genel Kurulu

 

Esas No: 2010/12-494

Karar No: 2010/521 Karar Tarihi: 20.10.2010

 

ŞİKAYET DAVASI - ALACAKLININ ASIL ALACAĞA FAİZ YÜRÜTÜLMESİ İSTEMİNİN REDDİNE İLİŞKİN İCRA MÜDÜRLÜĞÜ KARARI - TARAFLARIN EDİMLERİNİ KARŞILIKLI OLARAK AYNI GÜN YERİNE GETİRDİKLERİ - FAİZ TALEBİNİN REDDİNİN İSABETLİ OLUŞU - DİRENME KARARININ BOZULMASI GEREĞİ

 

ÖZET: Olayda, icra müdürlüğünce belirlenen bedel borçlu tarafça muhtıra tebliğ edilmeden ödenmekle ve taraflar edimlerini karşılıklı olarak aynı gün yerine getirmiş olmakla burada artık temerrüdün varlığından, dolayısıyla da ödenmesi gereken herhangi bir faiz alacağından söz edilemez. O halde icra dairesinin alacaklı vekilinin faiz talebinin reddine dair kararı yerindedir. Mahkemece, Hukuk Genel Kurulu`nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararı bozulmalıdır.

 

(2004 S. K. m. 16, 24)

 

Dava: Taraflar arasındaki <Şikayet> davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 8. İcra Hukuk Mahkemesince şikayetin kabulüne dair verilen 11.11.2008 gün ve 2008/1034 E., 2008/1172 K. sayılı kararın incelenmesi karşı taraf/borçlular vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 06.04.2009 gün ve 2008/27432 E., 2009/7258 K. sayılı ilamı ile;

 

(... Alacaklı tarafça, Ankara 4. Tüketici Mahkemesi`nin 28.06.2006 tarihli ilamına uygun olarak takip başlatılmıştır. Bu nedenle aynen ifası mümkün olmayan aracın İİK`nun 24. maddesi gereğince, bedelinin borçludan istenmesinde yasaya uymayan bir yön bulunmamaktadır. Anılan ilamda faize ilişkin hüküm bulunmadığından karar tarihinden itibaren alacaklının faiz talep edebileceği genel kural ise de, ilamda likit bir alacağa hükmedilmediğinden, İİK`nun 24. maddesi koşullarında yapılacak işlem sonucunda belirlenen değerin ödenmesi için borçluya muhtıra tebliğ edilmesi halinde borçlu temerrüde düşer.

 

Somut olayda, İİK`nun 24. maddesi çerçevesinde tespit edilen ve kesinleşen araç bedelinin borçlu tarafından kendisine muhtıra tebliğ edilmeden önce, 12.09.2008 tarihinde ödendiği görülmektedir. Bu durumda icra dairesinin alacaklı vekilinin faiz talebinin reddine dair kararı yerindedir.

 

Açıklanan nedenlerle mahkemece borçlunun temerrüde düşürülmediği nazara alınarak, alacaklı vekilinin şikayetinin reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulüne dair hüküm tesisi isabetsizdir...),

 

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

 

Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

 

 

 

 

 

Karar: Şikayetçi/alacaklı vekili, Ankara 7. İcra Müdürlüğünün 2006/11783 esas sayılı dosyasında İİK. nun 24. maddesi uyarınca ilamlı takip yürüterek borçlu tarafından aracın yenisi ile değiştirilmemesi nedeni ile müdürlük tarafından belirlenen 35.000,00 YTL araç değerinin tahsilini talep ettiklerini, borçlu tarafından sadece araç değeri asıl alacak ve avukatlık ücretinin yatırıldığını, araç değeri asıl alacağa faiz yürütülmesi isteminin ise Müdürlüğün 09.10.2008 tarihli kararı ile reddedildiğini, kararın kanuna aykırı olduğunu, ifadeyle müdürlük işleminin iptali ile araç değeri 35.000,00 YTL`ye takip tarihi olan 16.08.2006 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasını istemiştir.

 

Karşı taraf/borçlular vekili, aracın taraflarına tesliminden önce dosya borcunun tamamını havale ettiklerini, akabinde aracın teslim edildiğini, karşılıklı edimleri içeren sözleşmelerde temerrüt tarihinin teslimden itibaren başlayacağını, somut olayda temerrüdün gerçekleşmediğini beyanla şikayetin reddine karar verilmesini istemiştir.

 

Yerel Mahkemece <...teslimin 21.04.2005 (aracın servise bırakıldığı tarih) tarihinde yapıldığı ancak hükümde faize ilişkin karar olmadığından karar tarihinden itibaren alacaklının faiz talep edebileceği> kabul edilmiş ve <Müdürlük kararı kanuna aykırı görüldüğünden iptaline> karar verilmiştir. Bu hüküm borçlular vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçe ile bozulmakla, yerel mahkemece önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize karşı taraf/borçlular vekili getirmiştir.

 

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; icra müdürlüğünün şikayete konu

<alacaklının asıl alacağa faiz yürütülmesi isteminin reddine ilişkin> kararının yerinde olup olmadığı noktasındadır.

 

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)`nun 24. maddesinde <...Taşınır malın değeri, ilamda yazılı olmadığı veya ihtilaflı bulunduğu takdirde, icra memuru tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir olunur...> hükmüne yer verilmiştir.

 

Aynen ifası mümkün olmayan taşınır malın İİK`nun 24. maddesi gereğince bedeli borçludan istenebilir ancak faize hükmedilebilmesi için öncelikle borcun likit olması ve icra memurunca belirlenen bedelin borçluya muhtıra ile tebliğ edilmesi gerekir. Karşılıklı edimler söz konusu olduğu hallerde de bunlara ilaveten her iki edimin de yerine getirilmesi gerekir. Bu iki koşul yerine getirildiğinde borçlu temerrüde düşmüş sayılır ve ancak bu durumda faize hükmedilebilir.

 

Somut olayda da; alacaklıya aynen teslim edilemeyen araç bedelinin borçlu tarafından ödenmesi, alacaklı tarafından da değiştirilmesine karar verilen malın borçluya teslimi gerekmektedir.

 

Nitekim, İİK`nun 24. maddesi uyarınca tespit edilen ve kesinleşen araç bedeli borçlu tarafından kendisine muhtıra tebliğ edilmeden önce 12.09.2008 tarihinde ödenmiş ve alacaklı tarafından da aynı gün değiştirilmesine karar verilen araç adliye otoparkında borçluya teslim edilmiştir.

 

 

 

Şu hale göre, icra müdürlüğünce belirlenen bedel borçlu tarafça muhtıra tebliğ edilmeden ödenmekle ve taraflar edimlerini karşılıklı olarak aynı gün yerine getirmiş olmakla burada artık temerrüdün varlığından, dolayısıyla da ödenmesi gereken herhangi bir faiz alacağından söz edilemez.

 

O halde icra dairesinin alacaklı vekilinin faiz talebinin reddine dair kararı yerindedir.

 

Açıklanan nedenlerle; Mahkemece, Hukuk Genel Kurulu`nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararı bozulmalıdır.

 

Sonuç: Karşı taraf/borçlular vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK. nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 20.10.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.