Loading...
29.03.2022

Davalı İdareye Yaptığı Başvuru Dava Açma Süresini Yeniden Başlatmayacağı T.C DANIŞTAY  15.Daire  Esas: 2016/ 5554  Karar: 2017 / 6221  Karar Tarihi: 01.11.2017



T.C DANIŞTAY 
15.Daire 
Esas: 2016/ 5554 
Karar: 2017 / 6221 
Karar Tarihi: 01.11.2017

ÖZET: ….. tarihinde yürürlüğe girerek hukuki sonuçlarını doğurmuş olan Tebliğe karşı dava açma süresi içinde dava açmayan davacının, dava açma süresinin geçirilmesinden sonra, sözü edilen Tebliğin eki bazı hizmet bedellerinin değiştirilmesi için 2577 sayılı Kanunun 11. maddesine göre davalı idareye yaptığı başvuru dava açma süresini yeniden başlatmayacağından, bu başvurunun reddi üzerine açılan davanın süre aşımı nedeniyle incelenemeyeceği sonucuna varılmaktadır. Açıklanan nedenlerle; davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Davanın Özeti: Sağlık Uygulama Tebliği ekinde yer alan hizmet bedellerinin arttırılması talebiyle davalı idareye yapılan 28.05.2012 tarihli başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddine ilişkin davalı idare işleminin; enflasyon oranları dikkate alınmaksızın Tebliğ eki Tarifede artış yapılmadığı, mevcut durumun değerlendirilerek fiyat artışı hususunda gereğinin yapılması için idareye başvurulduğu, en az enflasyon oranında artış yapılmamasının sebep yönünden hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istenilmektedir.

 

Savunmanın Özeti: Usul yönünden; davanın süre yönünden reddi gerektiği, esas yönünden; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu`nun 72. maddesi uyarınca Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu`nun fiyatları belirleme yetkisinin bulunduğu, davacının da katıldığı Sağlıkta Ortak Çözüm Toplantıları ile kararların alındığı, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

 

Danıştay Tetkik Hakimi:

 

Düşüncesi: Fiyat artışı talep edilen hizmet bedellerinin davacı dernek üyelerine sürekli uygulanır nitelikte olduğu, bu nedenle dava konusu işlemin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

 

Danıştay Savcısı: Demet Ünal

 

Düşüncesi: Dava; davacı dernek tarafından, Sağlık Uygulama Tebliği ekinde yer alan hizmet bedellerinin arttırılması talebiyle davalı idareye yapılan 28/05/2012 tarihli başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddine ilişkin davalı idare işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

 

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun`un 62. maddesinin 1. fıkrasında, bu Yasa gereğince genel sağlık sigortasından sağlanacak sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanmak, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler için bir hak, Kurum için ise bu hizmet ve hakların finansmanını sağlamanın bir yükümlülük olduğu belirtilmiş; 67. maddesinde, sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanabilmek için belirli bir süre genel sağlık sigortası primi ödenmesi ve kuruma prim borcunun bulunmaması gerektiği kurala bağlanmış, 72. maddesinde, kurumca finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri için ödenecek bedelin belirlenmesinde Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunun yetkili olduğu belirtilerek Komisyonun; 63 üncü madde hükümlerine göre finansmanı sağlanan sağlık hizmetlerinin Kurumca ödenecek bedellerini; sağlık hizmetinin sunulduğu il ve basamak, Devletin doğrudan veya dolaylı olarak sağlamış olduğu sübvansiyonlar, sağlık hizmetinin niteliği itibariyla hayati öneme sahip olup olmaması, kanıta dayalı tıp uygulamaları, maliyet-etkililik ölçütleri ve genel sağlık sigortası bütçesi dikkate alınmak suretiyle, her sınıf için tek tek veya gruplandırarak belirleyeceği kuralı yer almıştır.

 

Söz konusu hükümlere göre, Kurumca finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri için ödenecek bedelin belirlenmesinde Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunun yetkili olduğu açık olup; 5510 sayılı Kanunun sağlık hizmeti sunucularının fiyatlandırmaya esas olmak üzere sınıflandırılarak finansmanı sağlanan sağlık hizmetlerinin kurumca ödenecek bedellerinin her sınıf için tek tek belirlenebileceği yolundaki hükmün esas alınması suretiyle davalı idarece yürürlüğe konulan davaya konu düzenlemede kamu yararına ve hukuka aykırı bir husus bulunmamaktadır.

 

Açıklanan nedenle, davanın reddi yolunda karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

 

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi`nce, 2577 sayılı Kanunun 14/6. maddesi uyarınca tetkik hakiminin raporu ve açıklamaları dinlenildikten sonra gereği görüşüldü:

 

Dava, Sağlık Uygulama Tebliği ekinde yer alan hizmet bedellerinin arttırılması talebiyle davalı idareye yapılan 28.05.2012 tarihli başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddine ilişkin davalı idare işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

 

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun 7. maddesinin birinci fıkrasında, dava açma süresinin, özel yasalarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay`da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu, aynı maddenin dördüncü fıkrasında, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem ya da her ikisine karşı dava açabilecekleri belirtilmiştir.

 

Buna göre, ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlayan dava açma süresi içerisinde idari davaya konu edilmeyen düzenleyici işlemlerin, bu tarihten sonra davaya konu edilebilmeleri için, ilgili hakkında uygulama işlemi yapılmış olması, bireysel işlemin ise birlikte dava konusu yapıldığı düzenleyici işlemin uygulanması niteliğinde bulunması gerekmektedir.

 

Dosyanın incelenmesinden; davacının, Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği (SUT)`nin yayımlandığı 25.03.2010 tarihini izleyen günden itibaren 2577 sayılı Kanunun 7. maddesinin birinci fıkrası uyarınca altmış gün içinde dava açmadığı, 28.05.2012 tarihinde davalı idareye yaptığı başvurusunun yanıt verilmeyerek reddi üzerine, 27.09.2012 tarihinde bakılan davayı açtığı anlaşılmaktadır.

 

Davacının Sağlık Uygulama Tebliği ekinde yer alan hizmet bedellerinde artış yapılmadığından bahisle; hizmet bedellerinin değiştirilmesi istemiyle davalı ……`na yaptığı başvurunun yanıt verilmeyerek reddine ilişkin işlemin, davacı yönünden bir uygulama işlemi olarak kabul edilmesine olanak bulunmamaktadır. Çünkü 2577 sayılı Kanunun 7. maddesinde sözü edilen "uygulama işlemi" kavramı, kural koyucu nitelikteki düzenleyici işlemlere dayanılarak ilgililer hakkında tesis edilen ve onların menfaatlerinin ihlâl edilmesi sonucunu doğuran, başka bir ifadeyle hukuksal durumlarında değişiklik doğuran bireysel nitelikteki işlemleri ifade etmektedir.

 

Dolayısıyla davacının, dava konusu ettiği Tebliğ ekinde yer alan hizmet bedellerinin değiştirilmesi amacıyla 2577 sayılı Kanunun 11. maddesi kapsamında, dava açma süresi geçirildikten sonra yaptığı başvurunun reddi üzerine, değiştirilmesi istenilen düzenleyici işlemleri iptal davasına konu edebileceğinin kabulünün, kamu düzeninden sayılan dava açma süresinin göz ardı edilmesi sonucunu doğuracağı açıktır.

 

Belirtilen durum karşısında, 25.03.2010 tarihinde yürürlüğe girerek hukuki sonuçlarını doğurmuş olan Tebliğe karşı dava açma süresi içinde dava açmayan davacının, dava açma süresinin geçirilmesinden sonra, sözü edilen Tebliğin eki bazı hizmet bedellerinin değiştirilmesi için 2577 sayılı Kanunun 11. maddesine göre davalı idareye yaptığı başvuru dava açma süresini yeniden başlatmayacağından, bu başvurunun reddi üzerine açılan davanın süre aşımı nedeniyle incelenemeyeceği sonucuna varılmaktadır.

 

Açıklanan nedenlerle; davanın SÜRE AŞIMI nedeniyle REDDİNE, aşağıda dökümü yapılan toplam 259,70-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.800,00-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, artan posta giderinin ve kullanılmayan 34,80-TL yürütmenin durdurulması istemine ilişkin harcın istemi halinde davacıya iadesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu`na temyiz yolu açık olmak üzere,

01.11.2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

 

 

(X) KARŞI OY

 

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun "Dava Açma Süresi" başlıklı 7. maddesinin 4. fıkrasında, "İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler... " hükmü yer almaktadır.

 

Anılan maddede açıkça ifade edildiği üzere bir düzenleyici işlemin uygulanması üzerine ilgililerin, düzenleyici işlemi veya uygulama işlemini ya da her ikisini birlikte iptal davasına konu yapabileceği kuşkusuzdur.

 

Dava konusu edilen işlem dikkate alındığında, davacı tarafından Sağlık Uygulama Tebliği ekinde yer alan hizmet bedellerinde artış yapılmadığından bahisle; değiştirilmesi istemiyle 28.05.2012 tarihinde yapılan başvurunun zımnen reddi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

 

Başvurunun niteliği göz önünde bulundurulduğunda, özel sağlık sunucuları olan davacı Dernek üyelerine Tebliğ ekinde yer alan hizmet bedellerinin sürekli uygulandığı sonucuna varılmaktadır.

 

Bu durumda, dava konusu işleme konu hizmet bedelleri, davacıya sürekli uygulanan nitelikte düzenlemeler olduğuna göre, bunun haricinde bir uygulama işlemi aranması dava açma hakkının engellenmesi sonucunu doğurabileceğinden, davacının söz konusu hizmet bedellerinin değiştirilmesi istemiyle yaptığı başvurunun zımnen reddi üzerine 20.09.2012 tarihinde açmış olduğu davanın süresinde olduğu açıktır.

 

Açıklanan nedenlerle, davanın süresi içinde açıldığı anlaşıldığından, işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği görüşüyle aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.