Loading...
21.07.2022

Borçlunun Daha Mütevazi Koşullara Sahip Yerlerde Haline Münasip Evi

T.C. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 
E. 2016/13286
K. 2017/4054
T. 16.3.2017

ÖZET : Dava; haczedilmezlik şikayetine ilişkindir. Somut olayda; icra mahkemesince öncelikle ipoteğin niteliği araştırılarak, zorunlu olarak kurulan ipotek olduğunun ya da zorunlu olmasa bile ipotek bedelinin haciz tarihinden önce ödendiğinin anlaşılması halinde haczedilmezlik şikayetinin esasının incelenmesi, aksi durumda tapu kaydındaki ipotek, zorunlu ipotek olmadığından haczedilmezlik şikayetinden feragat anlamına geleceğinden şikayetin reddine karar verilmesi gerekir. Şikayetin esasının incelenmesine karar verilmesi durumunda mahkemece bilirkişilerden ek rapor alınarak borçlunun meskeninin bulunduğu yerden daha mütevazi koşullara sahip yerlerde haline münasip evi alabileceği değerin belirlenmesi, hale uygun ev değerinin muhammen değerinden az ise mahcuzun satılarak borçlunun haline münasip evi alması için gerekli bedelin kendisine, artanın hak sahiplerine ödenmesine, satışın haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına, aksi halde şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Somut olayda, alacaklı tarafından, borçlunun taşınmazının haczedilmesi nedeniyle, borçlunun; söz konusu taşınmazın kendisinin haline münasip meskeni olup haczedilemeyeceği, tapu kaydında bulunan ipoteğin zorunlu ipotek olup konut kredisi için verilmiş olduğu ve haczedilemezlik def`inden feragat anlamına gelemeyeceği gerekçeleriyle süresi içerisinde icra mahkemesine başvurduğu; mahkemece, borçlunun taşınmazının haline münasip evi niteliğinde olduğu ve haczedilemeyeceği gerekçesiyle şikayetin kabulüne ve taşınmaz üzerine konulan hacizlerin kaldırılmasına hükmedildiği anlaşılmaktadır.

Borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için, ipoteğin, mesken kredisi, zirai kredi, esnaf kredisi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması ya da zorunlu ipoteklerden olmamakla birlikte ipotek bedelinin haciz tarihinden önce ödenmiş olması gerekir. Zira zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi, bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engeller.

O halde somut olayda; icra mahkemesince öncelikle ipoteğin niteliği araştırılarak, zorunlu olarak kurulan ipotek olduğunun ya da zorunlu olmasa bile ipotek bedelinin haciz tarihinden önce ödendiğinin anlaşılması halinde haczedilmezlik şikayetinin esasının incelenmesi, aksi durumda tapu kaydındaki ipotek, zorunlu ipotek olmadığından haczedilmezlik şikayetinden feragat anlamına geleceğinden şikayetin reddine karar verilmesi gerekir.

Şikayetin esasının incelenmesine karar verilmesi durumunda mahkemece bilirkişilerden ek rapor alınarak borçlunun meskeninin bulunduğu yerden daha mütevazi koşullara sahip yerlerde haline münasip evi alabileceği değerin belirlenmesi, hale uygun ev değerinin muhammen değerinden az ise mahcuzun satılarak borçlunun haline münasip evi alması için gerekli bedelin kendisine, artanın hak sahiplerine ödenmesine, satışın haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına, aksi halde şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye ve yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İİK`nun 366 ve HUMK`nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.