Loading...
11.05.2022

Anlaşmalı Boşanma

T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
E: 2013/8-185
K: 2013/1601
K.T. 27.11.2013
 
Taraflar arasındaki “mal rejiminden kaynaklanan alacak” davasından dolayı yapılan
yargılama sonunda; Söğüt Asliye Hukuk(Aile) Mahkemesince davanın reddine dair
verilen 04/03/2011gün ve 2010/139 E.- 2011/45 K. sayılı kararın incelenmesi davacı
tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 05.06.2012 gün ve
2012/3587 E.-5314 K. sayılı ilamıyla;
(... Davacı vekili, vekil edeninin çalışarak elde ettiği gelir ve babası M. tarafından
verilen 6500 TL para ile evlilik birliği içinde kooperatif üyeliği sonucu davalı adına
tapuya kayıt ve tescil edilen 93 ada 366 parsel sayılı taşınmazda 19 numaralı
meskenin edinilmesine davacının katkıda bulunduğunu açıklayarak, fazlaya ilişkin
haklarını saklı tutarak 30.000 TL katkı payının dava tarihinden işleyecek yasal
faiziyle birlikte davalıdan alınarak vekil edenine ödenmesine karar verilmesini
istemiştir.Mahkemece, davacının boşanma davası sırasında protokol düzenleyerek mal
talebinde bulunmadığı ve bu şekilde anlaşmalı olarak davalı eski eşinden boşandığı,
protokolün mahkemece onaylandığı, protokoldeki mal ibaresinin dar kapsamlı
algılanamayacağı kanaatine varılmakla davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm,
davacı vekili tarafından temyiz edildikten sonra, Dairemizin 27.12.2011 gün ve
2011/3139 Esas 2011/7755 Karar sayılı ilamı ile çoğunluk görüşüyle onanması
üzerine, davacı vekili tarafından süresi içinde karar düzeltme isteğinde
bulunulmuştur.
Dava, mal rejiminden kaynaklanan alacak isteğine ilişkindir.
Söğüt Asliye Hukuk Mahkemesinin (Aile Mahkemesi sıfatıyla) 13.10.2009 tarih
2009/160 Esas, 2009/244 Karar sayılı dosyası arasında bulunan “Protokol” başlığını
taşıyan davacı S. ile davalı E. tarafından imzalanan 07.10.2009 tarihli protokolün 3
nolu bendinde; “tarafların mal talepleri yoktur” ibaresi yer almaktadır. Bunun
dışında malla ilgili başka bir açıklama ve belirleme söz konusu değildir. Anılan
protokol anlaşmalı boşanma için hazırlanmış ve dosyaya sunulmuştur. Yargılama
oturumunda da, davacı, protokolün içeriğini kabul ediyorum, açıklamasında
bulunmuştur. Kural olarak, boşanma davalarıyla birlikte mal rejimine ilişkin
açıklamaların ve eşler arasında varılan sonuçların anlaşma protokolünde yer
almalarında herhangi bir sakınca bulunmayıp bunu engelleyen bir kanun hükmü de
yoktur. Yine ilke olarak, dar kapsamlı olarak ifade edilen ibarelerin boşanmanın feri
niteliğinde bulunan nafaka, maddi–manevi tazminat gibi istekleri kapsadığı kabul
edilebilir. Mal rejiminden kaynaklanan istekler boşanmanın eki niteliğinde istekler
olmadığından anlaşma ya da protokol, mal rejimlerini de kapsıyor ise bu taktirde
taşınır ve taşınmaz mal niteliğinde bulunan katkı payı ya da artık değere konu olan
bu tür eşyaların açık bir biçimde tek tek, bentler halinde protokolde yer alması
gerekir. Somut olayda, herhangi bir açık ibare bulunmamaktadır. Sadece, "mal
talepleri yoktur" ibaresi yer almaktadır. Mal tabirinin tüm taşınır ve taşınmazları
kapsadığını kabul etmek mal rejimi davalarının mantığına ve hakkın özüne aykırı
düşer. Mal tabiri oldukça dar bir kavramdır. Bu nedenle bu tabirin katkı payı ya da
edinilmiş mallardan kaynaklanan taşınmaz ya da taşınır niteliğindeki eşyaları da
kapsadığının kabulüne olanak bulunmamaktadır.

Mahkemece, katkı payı ve katılma alacağına ilişkin taraf delillerinin toplanması ve
tüm taraf deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre işin esası ile ilgili olumlu
veya olumsuz bir hüküm kurulması gerekirken, dava konusu taşınmazın protokol
kapsamında kaldığı görüşünden hareketle yukarıda yazılı gerekçe ile davanın
reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır ...)
gerekçesiyle oyçokluğu ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan
yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği
anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, eşler arasında mal rejiminden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Davacı vekili özetle; kooperatif evinin yarısının davacıya ait olduğunu, bedelinin
davacıya ödenmediğini, davaya konu evin iç kısım işlerinin yaptırılması aşamasında
davacının babasının 6.500 TL verdiğini, taraflar söz konusu gayrimenkulü
evlendikten sonra aldıklarını, 30.000 TL katkı payının davalıdan alınarak davacıya
verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili savunmasında; boşanmaya esas protokolün 3. maddesinde, tarafların
birbirinden mal taleplerinin olmadığı belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, protokol ve tüm dosya kapsamından davacının protokol düzenleyerek
mal talebinde bulunmadığını ve bu şekilde anlaşmalı olarak boşandığı, protokolün
mahkemece onaylandığı, protokoldeki mal ibaresinin dar kapsamlı algılanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine karar, önce onanmış, daha sonra karar düzeltme
aşamasında Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle
bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davacı vekili
getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık tarafların anlaşmalı boşanma davası
sırasında düzenledikleri protokolde yer alan “tarafların mal talepleri yoktur”
şeklindeki ifadenin, eşler arasında “mal rejiminden kaynaklanan alacak” isteklerini
de kapsayıp kapsamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara,
mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle tarafların
boşanmalarına ilişkin Söğüt Asliye Hukuk(Aile) Mahkemesi`nin 2009/160-244 sayılı
kesinleşen kararı ile onanan protokol hükmü uyarınca tarafların karşılıklı mal
taleplerinin bulunmadığına ilişkin protokoldeki ifadenin mal rejiminden kaynaklanan
alacağı da kapsadığının anlaşılmasına göre, yerel mahkemenin aynı hususları
gözeterek yazılı şekilde karar vermesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, direnme
kararının onanması gerekir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda
açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış
olduğundan, başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 6217 sayılı Kanunun
30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde
3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun
440/1.maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar
düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.11.2013 gününde yapılan ikinci görüşmede
oyçokluğu ile karar verildi.