Loading...
04.07.2022

Davacının Herhangi Bir Gelirinin Bulunmadığı Ailesinin Desteği İle Geçimini Sağladığı Yeniden Karar Verilmesine Yer Olmadığı

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 
E: 2017 / 752 
K: 2017 / 1038 
T: 12.10.2017

ÖZET: Davacının herhangi bir gelirinin bulunmadığı, ailesinin desteği ile geçimini sağladığı, davalının asgari ücret seviyesinde düzenli gelir getiren bir işte çalıştığı, kirada oturduğu anlaşılmakla, değişen kusur durumuna göre davalı erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tam kusurlu kalmaya devam ettiği de dikkate alınarak ilk derece mahkemesince tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile kusur durumları da gözetilerek uygun miktarda tedbir-yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminata hükmedildiğinden bu hususlara ilişkin davalının istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir. İlk derece mahkemesi kararındaki boşanma, velayet, kişisel ilişki; müşterek çocuk lehine belirlenen tedbir ve iştirak nafakası ile yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden istinaf kanun yoluna başvurmadığından, bu yönlerden hüküm kesinleştiğinden bu hususlarda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, ancak kusur belirlemesi yönünden gerekçe değiştiğinden, Hukuk Muhakemeleri Kanununun maddesi gereğince hükmün istinafa gelen bölümlerinin kaldırılarak esas hakkında aşağıdaki şekilde yeniden hüküm kurulmuştur. İlk derece mahkemesi kararındaki boşanma, velayet, kişisel ilişki, müşterek çocuk lehine belirlenen tedbir ve iştirak nafakası ile yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden istinaf talebinde bulunulmayıp, bu hususlar kesinleştiğinden bu hususlarda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

4721 S. K. m. 166, 169, 174) (6100 S. K. m. 353)

 TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:

 Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2011 yılında evlendiklerini, müşterek bir çocuklarının bulunduğunu, müvekkilinin evliliğin başından beri sürekli olarak şiddet, tehdit ve hakarete maruz kaldığını, son olarak müvekkilinin davalının Facebook`da eşinin başka bir kadınla ilişkisi olduğunu öğrendiğini, davalının sürekli olarak alkol aldığını, müvekkilini dövdüğünü, evin ve müvekkilinin ihtiyaçlarını karşılamadığını, müvekkiline annesinin yanında sinkaflı küfürler ederek tehdit ettiğini, ayrıca müvekkilini silahla da tehdit ettiğini, evlilik birliğinin üzerine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediğini beyan ile tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin müvekkiline bırakılmasına, müvekkili ve müşterek çocuk lehine ayrı ayrı aylık 500 er TL tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakasına hükmedilmesini, davacı yararına 30.000 TL maddi, 30.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

 Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarını kabul etmediğini, eşinin annesini ziyaret için kendi bilgisi dışında evden ayrıldığını, döneceğini, söylediğini ancak dönmediğini, ilerleyen zamanlarda davacının eşyaları evden aldığını, boşanmak istemediğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

 İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:

 Eskişehir 4. Aile Mahkemesinin 27/12/2016 tarih 2015/870 Esas 2016/942 Karar, sayılı kararının incelenmesinde; “davalının davacı eşi ile ilgilenmediği, davalının davacıya hakaret ettiği ve davacıyı tehdit ettiği,  davacıyı aldattığı, davalının her fırsatta alkol aldığı, bu haliyle davalının eş olma görevini, evliliğin kendisine yüklediği görevleri yerine getirmediği, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velayet hakkının davacı anneye tevdiine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, davacı kadın yararına aylık 200 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, müşterek çocuk lehine aylık 150 TL tedbir-iştirak nafakası takdiri ile 8.000 TL maddi, 8.000 TL. manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasına, fazlaya ilişkin taleplerin reddine” karar verildiği görülmüştür.

 İSTİNAF SEBEPLERİ:

 Davalı süresinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda asıl kusurlu tarafın müşterek haneyi terk eden davacı olduğunu, davacının kusurlu olmasına rağmen lehine tazminat ve nafakaya hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

 DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

 Dava; Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesine dayalı boşanma ve ferilerine ilişkindir.

 İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı erkek süresinde kusur belirlemesi, davacı lehine hükmedilen maddi ve manevi tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakası yönünden istinaf talebinde bulunmuştur.

 Davalı süresinde verdiği cevap dilekçesinde, davacı kadına kusur izafe etmediği gibi delil de bildirmemiştir.

 İlk derece mahkemesince, "davalı erkeğin davacı eşi ile ilgilenmediği, davacıya hakaret ve tehdit ettiği, davacıyı aldattığı, her fırsatta alkol aldığı, evliliğin kendisine yüklediği görevleri yerine getirmediği, erkeğin tam kusurlu olduğu" kabul edilerek boşanmaya karar verilmiş ise de; davacı kadının, dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesinde vakıa olarak dayandığı "davalı erkeğin hakaret ve tehdit ettiği" vakıaları tanık beyanları ile doğrulandığı gerekçesiyle davalı erkeğe kusur olarak yüklenmiştir, ancak tanık beyanlarında tehdit ve hakaret vakıalarının somutlaştırılmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle ispatlanmış olduğu kabul edilemeyeceğinden erkeğe bu sebeple kusur yüklenemeyeceği, yine davacı, davalının "evin ihtiyaçlarını karşılamayarak birlik yükümlülüklerini yerine getirmediği" vakıasına dayanmış ve mahkemece de erkeğe ait kusur olarak yüklenmiş ise de davacının dayandığı bu vakıa ispatlanamadığından erkeğe ait kusur olmaktan çıkartılması gerekmiştir. Ayrıca tanık anlatımlarına göre mahkemenin davalı erkeğe kusur olarak yüklediği "aldatma" vakıasının facebookta mesajlaşmadan ibaret olduğu, bu davranışının da aldatma olarak kabulünün mümkün bulunmadığı, ancak güven sarsıcı davranış olarak nitelendirilebileceği, erkeğe ait kusur belirlemesinden "aldatma" vakıasının çıkartılarak yerine, "güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu" vakıasının yazılmak suretiyle ilk derece mahkemesinin hatalı kusur belirlemesinin yukarıda izah edildiği şekilde düzeltilmesi gerekmektedir.

 Dosya kapsamına göre; davacının herhangi bir gelirinin bulunmadığı, ailesinin desteği ile geçimini sağladığı, davalının asgari ücret seviyesinde düzenli gelir getiren bir işte çalıştığı, kirada oturduğu anlaşılmakla, değişen kusur durumuna göre davalı erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tam kusurlu kalmaya devam ettiği de dikkate alınarak ilk derece mahkemesince tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile kusur durumları da gözetilerek uygun miktarda tedbir-yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminata hükmedildiğinden bu hususlara ilişkin davalının istinaf itirazlarının esastan reddi gerekmiştir. İlk derece mahkemesi kararındaki boşanma, velayet, kişisel ilişki; müşterek çocuk lehine belirlenen tedbir ve iştirak nafakası ile yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden istinaf kanun yoluna başvurmadığından, bu yönlerden hüküm kesinleştiğinden bu hususlarda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, ancak kusur belirlemesi yönünden gerekçe değiştiğinden, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-2 maddesi gereğince hükmün istinafa gelen bölümlerinin kaldırılarak esas hakkında aşağıdaki şekilde yeniden hüküm kurulmuştur.

 HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;

 A- İlk derece mahkemesi kararındaki boşanma, velayet,  kişisel ilişki, müşterek çocuk lehine belirlenen tedbir ve iştirak nafakası ile yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden istinaf talebinde bulunulmayıp, bu hususlar kesinleştiğinden bu hususlarda YENİDENKARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

 B- Davalı erkeğin, kusur belirlemesine ilişkin istinaf talebinin KABULÜNE, Eskişehir 4.Aile Mahkemesinin 27/12/2016 tarih 2015/870 Esas 2016/942 Karar, sayılı kararının gerekçe kısmında davalı erkeğe izafe edilen "tehdit, hakaret, birlik yükümlülüklerini yerine getirmeme ve aldatma" kusurlarının gerekçeden çıkarılmasına, erkeğe ait kusur olarak "güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu" kusurunun gerekçeye eklenerek Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-2 maddesi gereğince gerekçenin bu şekilde DÜZELTİLMESİNE,

 C-Davalı erkeğin sair istinaf itirazlarının Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,

 D-İlk derece mahkemesi kararının gerekçesi değiştiğinden Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-2 maddesi gereğince istinaf konusu edilen hüküm fıkrasının 5., 6., 7.bentlerinin hüküm fıkrasından çıkarılmasına, yerine;

 5.bent olarak; "Davacı lehine dava tarihinden itibaren her ay işletilecek şekilde 200,00 TL tedbir nafakasının 4721 s. TMK` nun 169. maddesi gereğince davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kararın kesinleşmesi ile bu tedbir nafakasının 4721 s. TMK` nun 175. maddesi gereğince yoksulluk nafakası olarak devamına,"

 6.bent olarak; "4721 s. TMK’ nun 174/1. maddesi gereğince davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 8.000,00 TL maddi tazminatın (işbu kararın kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,"

 7.bent olarak; "4721 s. TMK` nun 174/2. maddesi gereğince manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 8.000,00 TL manevi tazminatın (işbu kararın kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte) davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine" yazılarak hükmün bu bölümlerinin bu şekilde yeniden kurulmasına,

 E-Davalı tarafından istinaf harçları peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,

 F-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazine’ye irad kaydına,

 G-Davalı tarafından yapılan 31.40 TL istinaf karar harcı, 11.00 TL tebligat gideri ve 24.30 TL istinaf posta gideri toplamı olan 66.70 TL istinaf yargılama giderinin davacının adli yardımdan yararlanması nedeniyle suçüstü ödeneğinden alınarak davalı erkeğe ödenmesine,

 Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.