Loading...
14.07.2022

Katılma Alacağı Davası

T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 
E: 2012/8-192
K: 2012/629
T: 26.9.2012


DAVA : Taraflar arasındaki “Katılma alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Küçükçekmece 1. Aile Mahkemesi`nin davanın kısmen kabulüne dair verilen 6.10.2009 gün ve 2008/274 E. - 2009/1199 K. Sayılı kararının incelenmesinin davalı vekili tarafından islenilmek üzerine, Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 8.4.2010 gün ve 6807-1649 Sayılı ilamı ile;
(...Davacı N. E. (K.) vekili, evlilik birliği içinde satın alınarak davalı koca adına tescil edilen davaya konu 3251 parseldeki AS Blok 22 notu bağımsız bolüm ve 34 ... plakalı motosiklet sebebiyle kanuni faiziyle birlikte 10.000 TL alacağın tahsiline karar verilmesini istemiş, 9.5.2006 tarihli ıslah dilekçesiyle talep miktarım 80.799,55 TL artırmıştır.
Davalı O. K. vekili, taşınmazın alımı sırasında vekil edeninin babası A. K.`in iki adet çek vermek suretiyle toplam 30.000 TL yardımda bulunduğunu, yine vekil edeninin evlenmeden önce sahibi olduğu dava dışı 34 AS 5005 plakalı aracının satımıyla elde edilen para ile davaya konu motosikletin satın alındığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüyle 62.220 TL.nin karar tarihinden itibaren kanuni faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya dair isteğin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar 14.9.2002 tarihinde evlenmiş, 28.6.2005 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne dair hükmün 4.7.2005 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Sözleşmeyle başka rejim seçilmediğinden eşler arasında yasal “edinilmiş mallara katılma” rejimi geçerlidir (TMK. m. 202). Söz konusu mal rejimi, boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir(TMK.nun 225/son). TMK.nun 235/1. maddesi hükmüne göre; mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar, tasfiye anındaki değerleriyle hesaba katılır. Dairemizce de uygun görülerek kabul edilen yerel mahkemenin belirlemesine göre, mal rejiminin sona erdiği sırada 22 numaralı bağımsız bolum inşaatı % 45`lik aşamaya gelmiştir. Tapu kaydına göre, 21.5.2004 tarihinde Altınkoza İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden satın alınarak davalı adına tescil edilen taşınmaz, mal rejimini sona erdiren boşanma davasının açılmasına yakın 31.5.2005 tarihinde satış yoluyla davalının babası A. K. adına tescil edilmiştir.
Ancak davalı ile satıcı ... İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi arasında tapudaki satın alma tarihinden önce yapılan 7.3.2004 tarihli adi senede göre, davaya konu taşınmazın 100.000 TL`ye satın alındığı, 15.000 TL`sının davalının babası A. K.`ın keşide ettiği çek ile ödendiği, kalan 85.000 TL için konut kredisi çekileceği belirtilmiştir. Sözleşmede çek tarihi 5.3.2003 tarihi olarak belirtilmişse de, dosya içindeki çekin fotokopisine, seri numarasına göre gerçek keşide tarihinin 5.3.2004 olduğu anlaşılmıştır. Sonradan kullanılan konut kredisi miktarının 70.000 TL olması sebebiyle davalının babasından 21.5.2004 tarih 343411 seri notu 15.000 TL.lik 2. bir çek alınarak satıcı firmaya tevdi edilmiştir. Söz konusu adi nitelikli sözleşmeye, dosya arasında bulunan 15.000`er TL.lik iki adet çek fotokopilerine, banka ile yapılan konut kredisi sözleşmesine göre; taşınmazın alım bedelinin toplam 30.000 TL`sinin davalının babası A. K. tarafından, kalan 70.000 TL`nin ise bankadan alınan ve boşanma davasından sonra ödenmesi devam eden konut kredisi ile karşılandığı, mal rejiminin sona erdiği tarih itibariyle davalının kredi borcunun olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre; mal rejiminin sona erdiği tarih itibarıyla inşaat seviyesi % 45 olan davaya konu taşınmazın TMK.nun 227/2. maddesi uyarınca hakkaniyete uygun sürüm değerinin hukukçu, mali müşavir ve mülk bilirkişilerine tespit ettirilmesi, az yukarda belirtilen davalının babasının yaptığı katkı oranı ile mal rejiminin sona erdiği tarih itibariyle kalan kredi borç miktarı göz önünde bulundurularak; taşınmaz yönünden davacının katılma alacağı miktarının belirlenmesi gerekirken dosya içeriğine uygun düşmeyen hesaplama ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Dava konusu 34 BL 1511 plaka sayılı motosiklete dair temyiz itirazlarına gelince; davalı vekili savunmasında, vekil edeninin evlenme tarihinden önce sahibi olduğu otomobilinin satımı ile elde ettiği paranın bir kısmı ile motosikletin safari alındığını ileri sürmüştür. Gerçekten de dosya arasında bulunan noter satış sözleşmesine göre, davalının kişisel malı olduğunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmayan dava dışı 34 ... plakalı Opel Astra marka araç, davalı O. K. tarafından 2.8.2004 tarihinde üçüncü kişiye 18.788 TL ye satılmış, aynı tarihli bir başka noter sözleşmesiyle de davaya konu 34 ... plakalı motosiklet 11.223 TL`ye satın alınarak davalı adına tescil edilmiştir. Bu açıklamalara göre; motosikletin davalıma kişisel malı ile satın alındığı, TMK.nın 220/4. maddesine göre kişisel mal yerine geçen mal varlığının da kişisel mal sayılacağından motosiklete dair davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanlışa düşülerek kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Kabule göre de; dava dilekçesinde 10.000 TL alacak miktarı için faiz isteğinde bulunulduğu, 9.5.2006 tarihli ıslah dilekçesi ile artırılan talep miktarı için faiz isteğinde bulunulmadığı halde, HUMK.nun 74. maddesine aykırı olarak hüküm altına alınan 62.220 TL`nin tamamı için faize hükmedilmesi doğru olmamıştır...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yemden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
H.G.K.nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu`nun 231. maddesine dayalı mal rejiminin tasfiyesi yolu ile katılma alacağı istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı adına kayıtlı 3251 parsel numaralı taşınmazın A blok 22 numaralı bağımsız bölüm,34 ... plaka sayılı Suzuki marka motosiklet ile adına kayıtlı olan 34 ... plakalı Fiat Palio marka aracın, evlilik birliği içerisinde satın alındığını, davalı ile 4.7.2005 tarihinde boşandıklarını ileri sürerek, katılma alacağının tahsilini istemiştir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece hüküm, yukarıya metni aynen alınan gerekçe ile bozulmuştur.
Yerel Mahkeme, motosiklete dair istemin reddine dair bozma sebebine uymuş; 22 numaralı bağımsız bölüm yönünden ise, davalının babası tarafından taşınmaz alınırken çek ile 30.000,00 TL. ödeme yapıldığı iddiasının yerinde görülmediği gerekçesi ile önceki kararda kısmen direnmiştir.
Direnme kararını temyize davalı vekili getirmiştir. Konunun aydınlatılması açısından edinilmiş mallara katılma rejimi hakkında kısaca bilgi vermekte yarar bulunmaktadır: 1.1.2002 tarihinden önce yürürlükte olan 743 Sayılı Türk. Kanunu Medenisine göre kural (yasal) mal rejimi, mal ayrılığı olup, istenilirse mal birliği ve mal ortaklığı rejimlerinden biri de seçilebilmekteydi. 1.1.2002 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu ise, edinilmiş mallara katılma rejimini yasal(kural) mal rejimi olarak benimsemiş olup; taraflarca mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı ve mal ortaklığı rejimlerinden biri de istenilirse seçilebilecektir(4721 Sayılı TMK madde 202; 4722 s.Türk Medeni Kanunu`nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun madde 10). 4721 Sayılı TMK ile kabul edilen edinilmiş mallara katılma rejimi, edinilmiş mallar ile eşlerden her birinin kişisel mallarını kapsar.(4721 Sayılı TMK madde 218) Edinilmiş mal, her eşin mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği mal varlığı değerleridir. Kişisel mallar ise, 4721 Sayılı TMK`nın 220.maddesinde sayılmıştır. Buna göre; “1. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya, 2. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri, 3. Manevi tazminat alacakları, 4. Kişisel mallar yerine geçen değerler.” kanun gereğince kişisel mal sayılırlar. Öyle ise, eslerin edinilmiş mallara katılma rejiminin başlangıcında sahip oldukları her türlü malvarlığı onların kişisel malı kabul edilecektir (4721 saydı TMK 220/2. madde), Eşler arasındaki mal rejiminin ne zaman sonra ereceği de 4721 Sayılı TMK`nın 225. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddenin 2.fıkrasında, mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hallerinde, mal rejiminin dava tarihinden geçerli olmak üzere sona ereceği belirtilmiştir. Yasal mal rejiminin tasfiyesi sırasında, alacağa dair olarak iki taleple karşılaşılabilir. İlki katılma alacağı, diğeri ise değer artış payı alacağıdır.
Katılma alacağına dair talepte mahkemece yapılacak iş eklemeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlarda dahil olmak üzere edinilmiş malların toplam değerinden, bu mallara dair borçlar çıkarıldıktan sonra, varsa kalan miktarın yansının davacı eşe verilmesidir.(4721 s.TMK madde 231) TMK`nın 229.maddesinde ise, edinilmiş mallara eklenecek değerler düzenlenmiştir. Buna göre; “1. Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar, 2. Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler.
Bu tür kazandırma veya devirlere dair uyuşmazlıklarda mahkeme kararı, davanın kendisine ihbar edilmiş olması koşuluyla, kazandırma veya devirden yararlanan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir.”
Açıklanan yasal düzenlemelerden sonra somut olaya bakıldığında; tarafların 14.9.2002 tarihinde evlendikleri, 28.6.2005 tarihinde açılan boşanma davası sonucunda 4.7.2005 tarihinde kesinleşen ilamla boşandıkları, eldeki davanın 23.8.2005 tarihinde açıldığı, evlilik birliği sırasında dayalı üzerinde motosiklet ve uyuşmazlığa konu 22 numaralı bağımsız bölümün bulunduğu, Özel Dairece de uygun görülerek kabul edilen yerel mahkemenin belirlemesine göre, mal rejiminin sona erdiği sırada 22 numaralı bağımsız bölüm inşaatının %45`lik aşamaya geldiği ve davalı O. tarafından boşanma davasından önce babası A.`a 31.5.2005 tarihinde satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasında, davalı adına kayıtlı bulunan motosikletin evlenmeden önceki kişisel malı ile alındığı, dolayısıyla edinilmiş mal hesabına katılmayacağı noktasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık sadece, 22 bağımsız bölüm numaralı dairenin bedelinin karşılanmasında davalının babası A. K.`ın katkısı bulunup bulunmadığı: buna göre katılma alacağı hesabında dikkate alınıp alınmaması noktasında toplanmaktadır.
1-) H.G.K. görüşmeleri sırasında işin esasına geçilmeden önce, çekişmeye konu 22 numaralı bağımsız bölümde ilgili olarak Ümraniye Asliye 3.Hukuk Mahkemesinde açıldığı bildirilen 2005/761 Esas sayılı muvazaaya dayalı tapu iptali ve tescil davasının eldeki dava yönünden, neticesinin beklenmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak görüşülmüştür.
Ön soruna dair uyuşmazlığın çözümü için, katılma alacağı davasının niteliğinin de irdelenmesinde yarar bulunmaktadır: Yukarıda bahsedilen yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminde yer alan ilkelerden biri de, bu rejimin kural olarak nispi hak tanıması ilkesidir. Başka bir deyişle, rejim süresince edinilen mallara dair eşlerin bir alacak hakkı yani şahsi bir hakkı söz konusudur. Yoksa rejim suresince edinilen mallarda eşler ayni hak sahibi değillerdir,(istisna TMK 240.madde) Mal rejimi sona erdiğinde eşlerin edinilmiş mallara dair artık değerler üzerinde karşılıklı alacak hakları bulunmaktadır.
818 Sayılı B.K.nun 18. maddesinde irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tarif edilen muvazaa kurumu düzenlenmiştir. Yani muvazaalı işlemde, taraflar üçüncü kişileri aldatmak kastı ile ve fakat gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmeyen bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmışlardır.
Muvazaanın varlığı halinde, görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 s. Türk Medeni Kanunu`nun 706, B.K.`nun 213 ve Tapu Kanunu`nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan geçersizdir. 4721 s. TMK`nın 229/2.maddesine bakıldığında ise, bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirlerin edinilmiş mallara ekleneceği düzenlenmiştir. Burada üzerinde durulması gereken kavram “Katılma alacağını azaltmak kastı” drr. Yoksa var olan bir iradenin gizlenip görünüşte başka bir işlem yapılması hususu değildir. Taraflar arasında yapılan bir sözleşme muvazaalı olmasa bile alacağı azaltma kastı ile yapılmış olabilir. Yani geçerli sözleşmelerde de maddede değinildiği anlamda alacağı azaltma kastı bulunabilecektir.
Muvazaaya dayalı dava sonucunda verilecek karar, TMK`nın 229/2.maddesi anlamında alacağı azaltma kastının eldeki davada değerlendirilmesi yönünden, olumlu ya da olumsuz bir sonuç doğurmayacaktır. Temlik muvazaalı olmasa bile, koşullan varsa alacağı azaltma kastı ile yapılmış olabilir.
Açıklanan gerekçe ile H.G.K.`nca, muvazaaya dayalı olarak açılan ve ayni hak istemini içeren tapu iptali ve tescil davasının, şahsi alacak isteme hakkı tanıyan katılma alacağı ve katkı payı ile değer artış payı alacağı istemine dair davaların sonucuna etkisi bulunmadığından, eldeki dava yönünden bekletici mesele sayılmasının gerekmediği kanaatine varılarak, ön sorun oyçokluğu ile reddedilmiştir.
2-) İşin esasına gelince;
Davalı O. K. ile satıcı ... İnşaat Şirketi arasında düzenlenen 7.3.2004 tarihli gayrimenkul satış vaadi ve inşaat sözleşmesi başlıklı belge incelendiğinde; 22 bağımsız bölüm numaralı dairenin satış bedelinin 100 milyar TL olarak belirlendiği, bu miktarın 15.000.000.000 TL` sinin 5.3.2003 tarihli A. K.`a ait 0343402 numaralı çekle ödeneceği, kalan 85.000.000.000 TL`nin ise konut kredisi kullanılarak naklen ödeneceğinin düzenlendiği görülmektedir.
Sözleşmede çek tarihi 5.3.2003 yazılmışsa da, çek metni incelendiğinde tarihin gerçekte 5.3.2004 olduğu anlaşılmaktadır. 21.5.2004 tarihli konut kredisi sözleşmesine göre de, davalı tarafından 70 milyar lira konut kredisi çekilmiştir. Dosyaya ibraz edilen 21.5.2004 tarihli A. K. tarafından düzenlenen 15 milyar TL bedelli çek de 85 milyar TL olan bakiye bedelin kredi miktarı olan 70 milyar TL düşüldüğünde kalan miktarı karşılayacak tutardadır.
Yine davalının babası A. K. ile aynı inşaat şirketi arasında düzenlenen 15.3.2004 tarihli satış vaadi sözleşmesinde de 10 numaralı bağımsız bölümün 65 milyar TL`ye davalının babası tarafından alındığı bedelin 30 Milyar TL`sinin 18.3.2004 tarihli çekle kalan 35 milyar TL`nin tapu verildiğinde ödeneceğinin düzenlendiği görülmektedir. 35 milyar TL için de 0343410 seri numaralı çekin düzenlendiği dosya içerisine sunulan belgelerden anlaşılmıştır.
Bozma ilamında da değinildiği üzere, taşınmazın alım bedelinin toplam 30.000 TL`sinin davalının babası A. K. tarafından, kalan 70.000 TL`nin ise bankadan alınan ve boşanma davasından sonra ödemesi devam eden konut kredisi ile karşılandığı, mal rejiminin sona erdiği tarih itibariyle davalının kredi borcunun bulunduğu belirlenmiştir. 4721 Sayılı TMK`nın 235/2.maddesinde belirtildiği üzere, edinilmiş mallara hesapta eklenecek olanların değeri, malın devredildiği tarih esas alınarak hesaplanır.
Öyleyse Yerel Mahkemece, usulüne uygun olarak oluşturulacak işin uzmanı olan bilirkişilerce TMK`nın 235/1 ve 232.maddesi uyarınca, malın devir tarihindeki sürüm değeri hesaplattırılarak, taşınmazın alımında davalının babasının yaptığı katkı oranı ile mal rejiminin sona erdiği tarih itibariyle kalan kredi borç miktarı da göz önünde bulundurularak taşınmaz yönünden davacının katılma alacağı miktarının belirlenmesi gerekir.
Açıklanan değişik gerekçe ile, Yerel Mahkemenin direnme kararı usul ve yasaya aykırı olup; direnme kararının bozulması gerekir.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü, ile direnme kararının yukarda açıklanan değişik gerekçelerle,6217 Sayılı Kanunun 30. maddesiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu`na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 Sayılı H.U.M.K.`nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istenmesi halinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, aynı kanunun 440,maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 26.9.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.