Loading...
14.06.2022

Aynı Davanın Daha Önceden Kesin Hükme Bağlanmamış Olması Dava Şartıdır

T.C. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 
E: 2017/ 2284 
K: 2017 / 9104 
T: 15.06.2017

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
Davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkilinin hem Türk, hem de Lübnan vatandaşı olduğunu, hem ....de hem de Lübnan`da tanınıp bilindiğini, kullandığı adının Bilal, soyadının Ahmed olduğunu, Türkiye de ise adının ......r olduğunu, bu nedenlerlerden ötürü, .... isminin çıkarılmasını, .....olan soyadının ......olan doğum yerinin Beyrut/Lübnan olarak değiştirilmesini ayrıca 01/01/1945 olan doğum tarihinin 20/01/1945 olarak tashihine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, aynı mahkemenin 2014/163 Esas sayılı dosyasında davacı tarafın ad düzeltilmesi talebinde bulunduğu, talebin kabul edildiği, doğum yeri ve tarihine ilişkin taleplerinin red edildiği, HMK`nun 114/1-i maddesi gereği "Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması"nın dava şartı olduğu, davacının talep ettiği hususlarda daha önce mahkemelerinin 2014/163 Esas sayılı dosyası ile hüküm verilmiş olduğundan, davanın kesin hüküm nedeni ile reddine karar verilmiştir. 

Dosyaya alınan nüfus kaydına göre, davacı nüfusta "Bilal" ismiyle kayıtlı olup, bu adına ...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/163-229 sayılı kararıyla "Ahmed" isminin eklendiği, bu suretle isminin "Bilal Ahmed" olarak tahsis edildiği, bu kararın 20.04.2015 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. Davada adın değiştirilmesi, doğum tarihi ve doğum yerinin düzeltilmesi talep edilmektedir. Mahkemece, bu taleplerin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı incelenmeksizin, "kesin hüküm” nedeni ile istek reddedilmiştir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 36’ncı maddesinin (1.) fıkrasının (b) bendinde yer alan "Aynı konuya ilişkin olarak nüfus kaydının düzeltilmesi davası ancak bir kere açılabilir" şeklindeki hüküm, Anayasa Mahkemesi`nin 30.03.2012 tarihli 2011/34-48 sayılı kararıyla iptal edilmiş, iptal kararının 06.10.2012 tarihli 28433 sayılı Resmi Gazete`de yayınlanmasıyla, yürürlükten kalkmıştır. Davacı bu davada Lübnan`daki nüfus kayıtları ile ve ayrıca adı konusunda ise tanındığı gerekçesine dayanmıştır. Nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davaları her türlü belge ve beyanla kanıtlanabilir. Davacı vekilinden, dava ile ilgili resmi ve diğer kanıtları istenip, davacının ibraz edeceği ve mahkemece resen işin esasıyla ilgili deliller toplanıp, incelenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddedilmesi doğru bulunmamıştır.

SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK`nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 15.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.