ÖZET : Hakaret ve tehdit suçlarında; uyuşmazlık; tanık anlatımlarındaki çelişkinin giderilmesinin gerekip gerekmediğinin belirlenmesine dair ise de, bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra bu karardan dönülerek önceki hüküm gibi karar verilmesinin olanaklı olup olmadığının öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir. Bozmaya uymakla, yerel mahkemenin bozma kararında gösterilen esaslara göre işlem yapıp karar verme ödevi doğmaktadır. Özel Dairenin tanık anlatımları arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar verildiği halde, bozma gerekleri yerine getirilmeden aynı oturumda önceki hükümde direnilmesine karar verilerek hüküm kurulması uyma kararının hüküm ve sonuçlarını ortadan kaldırmayacaktır. Hem duruşma tutanağında hem gerekçeli kararda bu konuda çelişkiye de neden olan yerel mahkeme uygulaması isabetsizdir.
DAVA : Sanıklar M.P. ve M.D.`in hakaret ve tehdit suçlarından beraatlarına, kasten yaralama suçundan açılan kamu davalarının ise şikayetten vazgeçme sebebiyle düşmesine ilişkin, Sivas 2. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 17.7.2007 gün ve 842-534 Sayılı hükmün, o yer Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 30.3.2009 gün ve 3096-6061 sayı ile;
"... Mağdur M.D.`in iddiasını doğrulayan tanık S.K.`nun hazırlık anlatımıyla duruşmadaki beyanı arasında bulunan çelişkinin giderilmeye çalışılması, giderilemediği takdirde yöntemince irdelenerek hangi anlatıma, hangi sebeple üstünlük tanındığı tartışılarak sonucuna göre hukuki durumun belirlenmesi yerine, yetersiz gerekçeyle karar verilmesi...",
İsabetsizliğinden BOZULMASINA karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 6.10.2009 gün ve 571-809 sayı ile;
" ... Sanıklar hakkında mahkememizce yapılan yargılama sonucunda sanık Murat`ın tehdit suçundan sanık Mustafa`nın hakaret suçlarından beraatlerine, her iki sanık hakkında yaralama suçundan açılan kamu davalarının düşürülmesine karar verilmiştir.
Cumhuriyet savcısının temyizi üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 30.3.2009 gün ve 2009/3096 Sayılı kararıyla hüküm bozularak mahkememize iade edilmiştir. Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 30.3.2009 gün ve 2009/3096 Sayılı kararına uyulmasına karar verilmiştir.
Her ne kadar sanık Murat hakkında tehdit, sanık Mustafa hakkında hakaret suçundan kamu davası açılmış ise de sanıkların atılı suçları işlediklerine dair her türlü şüpheden uzak kesin net ve inandırıcı delil elde edilemediğinden sanıkların beraatlerine, her iki sanığın yaralama suçlarından açılan kamu davasının vaki vazgeçme sebebiyle düşürülmesine karar vermek gerekmiştir...",
Gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de o yer Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay C. Başsavcılığının 14.03.2012 gün ve 64965 Sayılı "bozma" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay 1. Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır:
KARAR : Özel Daireyle yerel mahkeme arasında oluşan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; tanık anlatımlarındaki çelişkinin giderilmesinin gerekip gerekmediğinin belirlenmesine dair ise de, bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra bu karardan dönülerek önceki hüküm gibi karar verilmesinin olanaklı olup olmadığının öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya içeriğinden, yerel mahkemece bozmadan sonra yapılan yargılama sırasında 06.10.2009 tarihli oturumda, bozma ilamına uyulmasına karar verildiği, ancak bozma gerekleri yerine getirilmeden, diğer bir anlatımla tanık anlatımındaki çelişkiler giderilmeden aynı oturumda sanık M.P.`ın esas hakkındaki savunması ile son sözü sorularak hüküm kurulduğu, hükmün 1. bendinde önceki hükümde direnilmesine karar verildiğinin belirtildiği, 2. bendinde sanıkların hakaret ve tehdit suçlarından beraatlerine ve kasten yaralama suçlarından açılan kamu davalarının düşmesine dair hükümlerin kurulduğu, gerekçeli kararda da Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verildiği açıklandıktan sonra hüküm bölümünde direnilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun 06.12.2011 gün ve 197-246, 19.4.2011 gün ve 20-59, 17.04.2007 gün ve 325-100 Sayılı kararlarıyla yerleşik uygulamasına göre, uyma kararı, ara kararı niteliğinde olmayıp, davanın esasını çözümleyen kararlardandır. Bozmaya uymakla, yerel mahkemenin bozma kararında gösterilen esaslara göre işlem yapıp karar verme ödevi doğmaktadır. Sonradan bu kararın bir kısmından veya tamamından açıkça ya da zımnen geri dönülerek ilk hükmün aynen veya yeniden kurulması, uyma kararının hüküm ve sonuçlarını ortadan kaldırmaz.
Somut olayda, yerel mahkemece 06.10.2009 tarihli oturumda, Özel Dairenin tanık anlatımları arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiğinden bahisle hükmün BOZULMASINA dair 30.3.2009 gün ve 3096-6061 Sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verildiği halde, bozma gerekleri yerine getirilmeden aynı oturumda önceki hükümde direnilmesine karar verilerek hüküm kurulması uyma kararının hüküm ve sonuçlarını ortadan kaldırmayacaktır.
Bu itibarla, Özel Daire bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra dönülemez nitelikteki bu karardan dönerek ilk hükümdeki gibi karar veren, bozma gereklerini yerine getirmeyen, hem duruşma tutanağında hem gerekçeli kararda bu konuda çelişkiye de neden olan yerel mahkeme uygulaması isabetsiz olup, hükmün BOZULMASINA karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1- ) Sivas 2. Sulh Ceza Mahkemesi`nin 6.10.2009 gün ve 571-809 Sayılı hükmünün BOZULMASINA,
2- ) Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 25.09.2012 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.
Baytok Hukuk Bürosu olarak web sitemizi geliştirmek, kullanışlı, etkili ve güvenli hale getirmek amacıyla çerezler (cookie) kullanıyoruz. Sitemizde gezinmeye devam etmeniz halinde cihazınızdaki çerezlere erişebileceğimizi de kabul ediyorsunuz. Ayrıntılı bilgiye ve çerezleri engelleme yöntemlerine Çerez Politikası’dan ulaşabilirsiniz.
Kabul et ve Kapat