Loading...
06.07.2022

Senetteki Çıkıntı Kazıntı Veya Silinti, Senet Üzerinde Yapılan Değişiklik

T.C. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 
E. 2011/7352
K. 2011/22602
T. 17.11.2011

ÖZET : Senetteki çıkıntı, kazıntı veya silinti ayrıca onanmamışsa, inkar halinde göz önünde tutulmaz. Bu tür çıkıntı, kazıntı veya silinti mahkemece senedin geçerliliğine ve anlamına etkili olacak nitelikte görülürse, senet kısmen veya tamamen hükümsüz sayılabilir. Bu sebeple senet üzerinde yapılan değişikliklerin geçerli olabilmesi için, düzenleyen tarafından imza veya paraf edilmek suretiyle onaylanması gerekir. Onaylanmamış çıkıntı, kazıntı veya silintinin tespit edilmesi halinde, senedin düzeltme öncesi durumuna göre değerlendirme yapılması gerekir.

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği düşünüldü :

KARAR : Alacaklı vekili tarafından bonoya dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlatılan takibe karşı borçlu vekili icra mahkemesine başvurusunda; senedin gerek rakam gerekse yazıyla yazılan bedel kısımlarında değişiklikler, eklemeler yapılmak suretiyle tahrifat yapıldığını, sahteciliği yapanlar tarafından 20.000.- euro olarak kararlaştırılan senet bedelinin rakam ve yazıyla yazılı olduğu kısımlara "2" rakamının ve "iki yüz" kelimesinin eklenmesiyle senet borcunun iki yüz yirmi bin`e yükseltildiğini, senet altındaki imzaya da itiraz ettiklerini ileri sürerek takibin iptalini istemiştir.

Adli Tıp ve Belge İnceleme Uzmanı Dr. C. Y. tarafından verilen 8.9.2010 tarihli rapora göre, senet üzerinde bulunan A. K. adına atılmış iki adet imzanın mevcut karşılaştırma belgelerine göre, A. K.`ın eli ürünü olduğu, rakamla ve yazıyla para miktarlarında tespit edilen fulaj ve ton farkının, sonradan ilave yapıldığına dair kesin delil teşkil eder nitelikte olmadığı, inceleme konusu senedin bu amaçla VSC ( Video Spectral Comparator ) cihazı bulunan bir laboratuvarda incelenmesinin uygun olacağı bildirilmiştir.

Mahkemece sahtecilik incelemesi yapılmak üzere dosya Ankara Nöbetçi İcra Mahkemesine gönderilmiş, İçişleri Bakanlığı Jandarma Genel Komutanlığı`nın düzenlediği 9.11.2010 tarihli uzmanlık raporu dosyaya konulmuştur. Bu rapora göre de senet altındaki imzaların A. K.`ın eli ürünü olduğu tespit edilmiş, ancak tahrifat yönünden bir inceleme yapılmadan mahkemece borçlunun itirazı reddedilmiştir.

1086 Sayılı H.U.M.K.nun 298. maddesi ve 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı H.M.K.nun 207. maddesine göre; senetteki çıkıntı, kazıntı veya silinti ayrıca onanmamışsa, inkar halinde göz önünde tutulmaz. Bu tür çıkıntı, kazıntı veya silinti mahkemece senedin geçerliliğine ve anlamına etkili olacak nitelikte görülürse, senet kısmen veya tamamen hükümsüz sayılabilir. Bu sebeple senet üzerinde yapılan değişikliklerin geçerli olabilmesi için, düzenleyen tarafından imza veya paraf edilmek suretiyle onaylanması gerekir. Onaylanmamış çıkıntı, kazıntı veya silintinin tespit edilmesi halinde, senedin düzeltme öncesi durumuna göre değerlendirme yapılması gerekir.

1086 Sayılı H.U.M.K.nun 279. maddesi ve 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı H.M.K.nun "Bilirkişinin görev alanının belirlenmesi" başlıklı 273. maddesine göre; mahkeme tarafların da görüşünü almak suretiyle bilirkişinin görevlendirilmesine dair kararında aşağıda belirtilen hususlara yer vermek zorundadır:

a- ) İnceleme konusunun bütün sınırlarıyla ve açıkça belirlenmesi.

b- ) Bilirkişinin cevaplaması gereken sorular.

c- ) Raporun verilme süresi.

Somut olayda mahkeme tarafından Ankara Nöbetçi İcra Hukuk Mahkemesine gönderilen 8.10.2010 tarihli talimatta, bilirkişinin görev alanı bütün sınırlarıyla ve açıkça belirlenmediğinden, sadece imza incelemesi yapılarak dosya gönderilmiştir. Oysa dosyanın Jandarma Kriminal Başkanlığı`na gönderilme nedeni, senet üzerinde sahtecilik yapılıp yapılmadığının incelenmesidir. Ancak bilirkişi, görevinin ne olduğunu tam olarak bilemediği veya kavrayamadığı için mahkemeye hiç yardımcı olamamakta, sadece imza incelemesi yaparak dosyayı göndermektedir.

O halde mahkemece yukarda anlatılan ilkeler dikkate alınarak, raporun sağlıklı ve eksiksiz olmasının teminiyle muhtemel itirazların daha işin başında bertaraf edilmesi ve dolayısıyla usul ekonomisine uygunluğunun sağlanması açısından, inceleme konusuyla bilirkişiye yöneltilecek sorular açık ve net bir şekilde tayin edilerek, dosyanın yeniden bilirkişiye tevdiiyle senedin rakam ve yazı kısımlarında tahrifat yapılıp yapılmadığının tespit edilip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde sonuca gidilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İ.İ.K. 366. ve H.U.M.K. 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 17.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.