ÖZET : Dava, ölüm tarihi itibariyle miras bırakanın terekesinin borçları karşılayacak durumda olmadığını açıklanarak hükmen reddin gerçekleştiğinin tespitine karar verilmesi istemine ilişkindir. Tüzel Kişilerin malvarlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir. Şu halde, açıklanan yasal hükümler gereğince, mirasbırakanın, ortağı olduğu Limited Şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan borcundan, şirket ortağı olarak “koyduğu sermaye hissesi oranında” doğrudan doğruya sorumluğu söz konusudur. Öyle ise, bu işten anlayan bilirkişi veya bilirkişiler eliyle, mirasbırakanın, ortağı olduğu Limited Şirketin defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak şirketin aktif ve pasifinin saptanması ve miras bırakanın şirketin kamu borcundan dolayı sermaye hissesi oranında şahsen sorumlu olacağı miktarın bu suretle belirlenmesi, amme alacağının şirketin malvarlığından tamamen tahsili mümkün ise, bu halde davacıların borca batıklığın tespitini istemekte hukuki yararının bulunmayacağı gözetilerek isteğin reddedilmesi, değilse miras bırakanın ölüm tarihi itibariyle tespit edilen terekesinin aktifinin, borcu karşılamaya yeterli olmaması halinde isteğin kabulüne karar verilmesi gerekir.
DAVA : İ. C. ve Hazine aralarındaki mirasın hükmen reddi davasının kabulüne dair Osmancık Asliye Hukuk Mahkemesi`nden verilen 31.05.2012 gün ve 234/484 sayılı hükmün Yargıtay`ca incelenmesi davalı Hazin temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili dava dilekçesinde; vekil edenlerinin miras bırakan H. C.`ın çocukları olduğunu, miras bırakanın Osmancık İlçesinde faaliyet gösteren va ortağı olduğu bir şirket sebebiyle borçları bulunduğunun ölümünden sonra öğrenildiğini, davalı vergi dairesinin gönderdiği ödeme emri ile bu durumu öğrendiğini, miras bırakanın şirketteki hisselerini 07.05.2005 tarihinde sattığını, ölüm tarihi itibariyle miras bırakanın terekesinin borçları karşılayacak durumda olmadığını açıklayarak hükmen reddin gerçekleştiğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Hazine temsilcisi duruşmadaki beyanında; davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; terekenin borca batık olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; Dava, mirasın hükmen reddine ilişkindir. Mirasçılar Türk Medeni Kanunu`nun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zimnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir. Ölümü tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise miras reddedilmiş sayılır ( TMK md. 605/2 ).
Somut olayda, miras bırakan 14.01.2006 tarihinde vefat etmiştir. Mirasbırakanın ödemeden aczinin belirlenmesi için öncelikle ölüm tarihi itibariyle malvarlığı araştırılmalıdır. Toplanan delillerden miras bırakanın Ç... İnş. Gıda Hay. Tur. Ltd. Şti`nin ortağı olduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, mirasbırakanın ölüm tarihi itibariyle tüm taşınır ve taşınmaz mallarının ilgili yerlerden ( Bankalar, Vergi Daireleri, Belediyeler, İcra Müdürlükleri, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Trafik Tescil Şube Müdürlüğü vb. yerlerden ) sorularak belirlenmesi, zabıta marifetiyle araştırma yapılması, mirasçılara intikal yapılıp yapılmadığının araştırılması, bundan ayrı miras bırakının ortağı olduğu söz konusu şirketin faal olup olmadığının tespit edilmesi ile miras bırakanın hissesine düşen miktarın gerektiğinde uzman bilirkişiden de yararlanılmak suretiyle belirlenmesi, ayrıca, mirasbırakanın ortak olduğu şirketin borcundan dolayı sorumluluk miktarı da tespit edilip, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Somut olayda ve özellikle dosyadaki bilgi ve belgelerden borcun; miras bırakanın şahsi borcu değil, ortağı olduğu Limited Şirketin vergi borcu olduğu anlaşılmaktadır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun`un 22.07.1998 tarihli 4369 sayılı Yasayla değişik 35. maddesi hükmüne göre; Limited Şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun gereğince takibe tabi tutulurlar.
Aynı Kanuna 25.05.1995 tarihli 4108 sayılı Kanunla ilave edilen Mükerrer 35. madde hükmüne göre de; Tüzel Kişilerin malvarlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir. Şu halde, açıklanan yasal hükümler gereğince, mirasbırakanın, ortağı olduğu Limited Şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan borcundan, şirket ortağı olarak “koyduğu sermaye hissesi oranında” doğrudan doğruya sorumluğu söz konusudur. Öyle ise, bu işten anlayan bilirkişi veya bilirkişiler eliyle, mirasbırakanın, ortağı olduğu Limited Şirketin defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak şirketin aktif ve pasifinin saptanması ve miras bırakanın şirketin kamu borcundan dolayı sermaye hissesi oranında şahsen sorumlu olacağı miktarın bu suretle belirlenmesi, amme alacağının şirketin malvarlığından tamamen tahsili mümkün ise, bu halde davacıların borca batıklığın tespitini istemekte hukuki yararının bulunmayacağı gözetilerek isteğin reddedilmesi, değilse miras bırakanın ölüm tarihi itibariyle tespit edilen terekesinin aktifinin, borcu karşılamaya yeterli olmaması halinde isteğin kabulüne karar verilmesi gerekirken, bu yönler araştırılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Bundan ayrı, miras bırakan adına kayıtlı 815 ada 1 parsel sayılı taşınmazın miras bırakanın ölümü tarihindeki normal rayiç değerinin tespit ettirilmesi gerekirken dava tarihindeki değerinin tespit ettirilmesi de hatalıdır. Ayrıca terekenin pasifini oluşturan vergi borcunun miras bırakanın ölümü tarihindeki değerinin belirlenmemesi de hatalı olmuştur.
SONUÇ : Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK`nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK`nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK`nun 388/4. ( HMK m.297/ç ) ve HUMK`nun 440/III-2. bendi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 02.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Baytok Hukuk Bürosu olarak web sitemizi geliştirmek, kullanışlı, etkili ve güvenli hale getirmek amacıyla çerezler (cookie) kullanıyoruz. Sitemizde gezinmeye devam etmeniz halinde cihazınızdaki çerezlere erişebileceğimizi de kabul ediyorsunuz. Ayrıntılı bilgiye ve çerezleri engelleme yöntemlerine Çerez Politikası’dan ulaşabilirsiniz.
Kabul et ve Kapat