Loading...
13.06.2022

Menfi Tespit Davasının Karar Tarihi İtibariyle Takip Öncesi Zamanaşımının Dolmadığı

T.C. Yargıtay 12.Hukuk Dairesi 
E: 2016/ 13706 
K: 2017 / 5173 
T: 03.04.2017

Dava ve Karar: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibine karşı, borçlu icra mahkemesine yaptığı başvuruda, diğer şikayetlerinin yanında takibe konu bononun zamanaşımına uğradığını da ileri sürmüş, mahkemece diğer istemler hakkında bir karar verilmeksizin zamanaşımı iddiası yerinde görülerek icranın geri bırakılmasına karar verilmiştir.

Takip borçlusunun takibin işlemsiz bırakıldığını iddia ettiği dönem, takibin kesinleşmesinden önceki devreye ilişkin olup, başvuru bu hali ile, İİK`nun 169a/4-5. maddesi kapsamında, takibin kesinleşmesinden önceki dönemde bononun zamanaşımına uğradığı iddiasına dayalıdır.

Takip dayanağı belge, kambiyo senedi niteliğinde bono olduğundan, olaya, tanzim tarihi itibariyle yürürlükte olan mülga 6762 Sayılı TTK`nun 690. maddesi göndermesiyle 661, 662 ve 663.maddelerinin uygulanması gerekir. TTK`nun 661/1. maddesi gereğince, poliçeyi kabul eden muhataba (bonoyu düzenleyen keşideciye) karşı başlatılacak takiplerde zamanaşımı süresi vadeden itibaren üç yıldır. Aynı Kanun`un 662. maddesinde; zaman aşımını kesen sebepler “dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi” şeklinde sınırlı olarak sayılmıştır. Maddede zamanaşımını keseceği belirtilen dava açılmasından anlaşılması gereken, alacaklı tarafından açılan alacak davası olup, alacaklı durumundaki davalının savunmasını defi yolu ile ileri sürmesi halinde, borçlu tarafından alacaklı aleyhine açılan menfi tespit davasının da zamanaşımını keseceğinin kabulü gerekir. Nitekim Yargıtay HGK.`nun 20.1.1996 tarih ve 1996/12-654 E. - 1996/805 K. sayılı kararı ile de aynı ilke benimsenmiştir.

Somut olayda, takibe konu bonoda itiraz eden borçlunun keşideci olarak yer aldığı, dolayısıyla 3 yıllık zamanaşımının dolup dolmadığının kontrolünün gerektiği, bononun 18.06.2011 vade tarihli olup, alacaklı tarafından 17.10.2011 tarihinde takibe girişilmekle zamanaşımının kesildiği, takip borçlusunun, takibe konu bonoya ilişkin 04.11.2011 tarihinde açmış olduğu menfi tespit davasının gerekçeli karar içeriğine göre, alacaklının, borçlu tarafından öne sürülen iddiaları kabul etmediğini bildirdiği, böylelikle zamanaşımın kesildiğinin kabulünün gerektiği sonucuna varılmıştır. 

Bu haliyle, menfi tespit davasının karar tarihi olan 30.04.2014 tarihi itibariyle dahi, ödeme emrinin tebliğ edildiği 02.02.2015 tarihinde takip öncesi zamanaşımının dolmadığı anlaşılmaktadır.

O halde, mahkemece, borçlunun, takip öncesi döneme ilişkin zamanaşımı itirazının reddi ile sair şikayetlerinin incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

Sonuç: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK`nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.04.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.