ÖZET : Dava, ecrimisilin tahsili istemidir. Takibe konu ilamın icra edildikten sonra Yargıtay`ca bozulduğu, bu durumda İ.İ.K.nun 40.maddesi uyarınca icranın tamamen veya kısmen iadesinin söz konusu olabileceği gözetildiğinde, davalıların icra dairesine verdikleri imzalı dilekçeleri ile borcu kabul ettikleri, bu beyanın ise mahkeme dışı kabul beyanı olduğu gözetilerek hüküm tesisi gerekir.
DAVA : Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakkın saklı tutularak 1.486.00 TL ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiş, verilen karar davacı M. D. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Dava dilekçesinde; tarafların ortak murisinden kalan bir kısım taşınmazların davalılar tarafından kullanıldığı, davacıların ihtarname gönderdikleri, tespit yaptırdıkları, tespit raporuna göre yetiştirilen ürün gelirinden davacıların hissesine 1.486 TL isabet ettiği ileri sürülerek fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması suretiyle bu miktar ecrimisilin tahsiline karar verilmiştir.
Mahkemece; davanın ilk önce Çay Sulh Hukuk Mahkemesinde açıldığı, Çay Sulh Hukuk Mahkemesince davacıların payına isabet eden miktar bakımından davanın kısmen kabulüne karar verildiği, davalıların temyizi üzerine kararın Yargıtay 3.Hukuk Dairesince Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle bozulduğu, mahkemeler arası görev uyuşmazlığı üzerine Yargıtay 20.Hukuk Dairesince görevli mahkemenin Çay Asliye Hukuk Mahkemesi olarak belirlendiği, bu suretle dosya görevli mahkemeye gelmiş ise de; bu arada davacıların daha önce görev yönünden bozulan Çay Sulh Hukuk Mahkemesinin ilamını icraya koyarak dava konusu alacaklarını tahsil ettikleri, dosyanın infazen işlemden kaldırıldığı ve bu şekilde davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiş, verilen karar davacı M. D. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş ise de; takibe konu ilamın icra edildikten sonra Yargıtay`ca bozulduğu, bu durumda İ.İ.K.nun 40.maddesi uyarınca icranın tamamen veya kısmen iadesinin söz konusu olabileceği gözetildiğinde, davalıların icra dairesine verdikleri 16.07.2007 tarihli imzalı dilekçeleri ile borcu kabul ettikleri, bu beyanın ise mahkeme dışı kabul beyanı olduğu gözetilerek kabule göre hüküm tesisi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Baytok Hukuk Bürosu olarak web sitemizi geliştirmek, kullanışlı, etkili ve güvenli hale getirmek amacıyla çerezler (cookie) kullanıyoruz. Sitemizde gezinmeye devam etmeniz halinde cihazınızdaki çerezlere erişebileceğimizi de kabul ediyorsunuz. Ayrıntılı bilgiye ve çerezleri engelleme yöntemlerine Çerez Politikası’dan ulaşabilirsiniz.
Kabul et ve Kapat