Loading...
29.07.2022

Karar Ve Hükümlerin İmzalanması

T.C. Yargıtay Ceza Genel Kurulu 
E: 2011/5-240
K: 2012/85
T: 6.3.2012

ÖZET : Gerek öğreti, gerekse yerleşmiş yargısal kararlarda vurgulandığı üzere; 5271 Sayılı C.M.K.nın 219 ve 232. maddelerindeki düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, duruşma tutanaklarının ve hükümlerin nüshalarıyla özetlerinin heyet halinde çalışan mahkemelerde mahkeme başkanı ve tutanak katibi, diğer mahkemelerde ise hakim ve tutanak katibi tarafından imzalanmasının zorunlu ve yeterli olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. C.M.K.nın 232. maddesinin 4. fıkrasında yer alan; "Karar ve hükümler bunlara katılan hakimler tarafından imzalanır şeklindeki düzenlemenin de, karar ve hükümleri kapsayan tüm sayfaların başkan ve zabıt katibi tarafından, hükmün son bulduğu kısmın ise iştirak etmiş olan tüm hakimlerce imzalanması gerektiği biçiminde anlaşılması gerekmektedir.

Son oturuma ait duruşma tutanağıyla gerekçeli kararın tüm sayfalarının başkan ve tutanak katibi tarafından imzalandığı, ancak üye hakimler tarafından imzalanmadığı, son sayfalarının ise tüm hakimler ve tutanak katibi tarafından imzalanmış olduğu anlaşılmaktadır. Mahkeme tutanaklarında sahtecilik yapıldığı konusunda herhangi bir iddia da ileri sürülmediği dikkate alındığında, bu uygulama C.M.K.nın 219 ve 232. maddelerine uygun olduğundan Özel Dairece yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi isabetli değildir.

DAVA : Sanık H. H. B. hakkında zimmet ve resmi belgede sahtecilik suçlarından, sanıklar R. U., A. T., B. R., İ. Ö., K. U., Y. F. ve Y. K. hakkında denetim görevini ihmal ederek zimmete sebep olma suçundan açılan kamu davalarının yapılan yargılamaları sonucunda.

Sanık H. H. B.`in 5237 Sayılı T.C.K.nın 247/1, 43/1 ve 62 nci maddeleri uyarınca 5 yıl 2 ay 15 gün, aynı Kanunun 204/2, 43/1 ve 62 nci maddeleri uyarınca da 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezalarıyla cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna,

Diğer sanıkların ise beraatine ilişkin. Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 17.8.2010 gün ve 74-252 Sayılı hükmün, katılan vekiliyle sanıklar A. T., R. U., B. R., İ. Ö. , K. U., Y. F. ve H. H. B. müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince 28.6.2011 gün ve 3739-5009 sayı ile;

"... 5271 Sayılı C.M.K.nın 232/4 üncü maddesinin buyurucu nitelikteki `karar ve hükümler bunlara katılan hakimler tarafından imzalanır` hükmüne aykırı olarak 17.8.2010 tarihli duruşma tutanağının hükme esas teşkil eden kısa kararı içeren 3. sayfasıyla gerekçeli karann hüküm fıkrasını içeren 7. sayfasının hükme katılan Üye Hakimler Mehmet Köylü ( 39774) ve Burhan Avşar ( 38256) tarafından imzalanmaması...",

İsabetsizliğinden BOZULMASINA karar verilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 23.8.2011 gün ve 39125 sayı ile;

"... Tefhimle hükmün esasını oluşturan kısa kararın yer aldığı 17.8.2010 tarihli duruşma tutanağının 4. sayfasıyla gerekçeli kararın hüküm fıkrasının yer aldığı 8. sayfasının mahkeme başkanı, üye hakimler ve zabıt katibi tarafından imzalandığı, kısa kararın 1, 2 ve 3. sayfalarıyla gerekçeli kararın 1 ila 7. sayfalarının ise duruşma ve karara iştirak eden üye hakimler tarafından imzasız bırakılarak, sadece mahkeme başkanı ve zabıt katibi tarafından imzalandığı görülmüştür. Hüküm fıkrası, tefhim olunan kısa kararla gerekçeli kararda aynı olup, imza eksikliğine yönelik bir temyiz istemi de bulunmamaktadır.

Sorun, kısa kararın ve gerekçeli kararın tüm sayfalarının mahkeme başkanı ve zabıt katibiyle birlikte hükme iştirak eden üye hakimler tarafından imzalanmasının gerekli olup olmadığına ilişkindir.

... Somut olayda, tefhimle hükmün esasını oluşturan kısa kararın yer aldığı 17.8.2010 tarihli duruşma tutanağının 4. sayfasıyla gerekçeli kararın yer aldığı 8. sayfasının mahkeme başkanı, üye hakimler ve zabıt katibi tarafından imzalanmakla, kısa kararla gerekçeli kararın hüküm fıkrasının aynı olduğu ve gerekçeli kararı üye hakimlerin onaylayarak katıldıkları biçiminde kabul etmek gerekir. Bu sebeple kısa karar ve gerekçeli karardaki üye hakimlerin imza eksikliğinin öncelikli bozma nedeni sayılması görüşünde olmadığımızdan. Yüksek Dairenin anılan kararına karşı itiraz edilmesi gerektiği düşünülmüştür...",

Görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve hükmün esasının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.

Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya. Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır:

KARAR : Özel Daireyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözülmesi gereken uyuşmazlık; 17.8.2010 tarihli duruşma tutanağının hüküm fıkrasının yer aldığı 3. sayfasıyla gerekçeli kararın yedinci sayfasının üye hakimler tarafından imzalanmamasının 5271 Sayılı C.M.K.nın 232/4 üncü maddesine aykırılık oluşturup oluşturmayacağının belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosya içeriğine göre;

Kısa kararın yer aldığı 17.8.2010 tarihli duruşma tutanağıyla gerekçeli kararın tüm sayfalarının başkan ve tutanak katibi tarafından imzalandığı, ancak üye hakimler tarafından imzalanmadığı, son sayfalarının ise tüm hakimler ve tutanak katibi tarafından imzalanmış olduğu anlaşılmaktadır.

5271 Sayılı Ceza Yargılaması Yasasının "Duruşma tutanağı" başlığını taşıyan 219 uncu maddesinde;

" ( 1) Duruşma için tutanak tutulur. Tutanak, mahkeme başkanı veya hakimle zabıt katibi tarafından imzalanır. Duruşmada yapılan işlemlerin teknik araçlarla kayda alınması halinde, bu kayıtlar vakit geçirilmeksizin yazılı tutanağa dönüştürülerek mahkeme başkanı veya hakimle zabıt katibi tarafından imzalanır.

( 2) Mahkeme başkanının mazereti bulunursa tutanak, üyelerin en kıdemlisi tarafından imzalanır düzenlemesi yer almaktadır.

Buna göre, duruşma için tutulan tutanağın mahkeme başkanı veya hakimle zabıt katibi tarafından imzalanacağı, mahkeme başkanının mazereti olduğunda ise tutanağın en kıdemli üye tarafından imzalanacağı hüküm altına alınmıştır. Anılan Kanunun 231 inci maddesinde de; duruşmanın sonunda, 232 nci maddede belirtilen esaslar dahilinde hazırlanmış bulunan hüküm fıkrasının duruşma tutanağına geçirileceği ve bunun duruşmada okunacağı belirtilmiştir. Aynı Kanunun "Hükmün gerekçesi ve hüküm fıkrasının içereceği hususlar başlığını taşıyan 232 nci maddesi ise: " ( 1) Hükmün başına, "Türk Milleti adına" verildiği yazılır.

( 2) Hükmün başında:

a-) Hükmü veren mahkemenin adı,

b-) Hükmü veren mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hakimin. Cumhuriyet savcısının ve zabıt katibinin, katılanın, mağdurun, vekilinin, kanunî temsilcisinin ve müdafiin adı ve soyadıyla sanığın açık kimliği,

c-) Beraat kararı dışında, suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,

d-) Sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve süreyle halen tutuklu olup olmadığı,

( 3) Hükmün gerekçesi, tümüyle tutanağa geçirilmemişse açıklanmasından itibaren en geç onbeş gün içinde dava dosyasına konulur.

( 4) Karar ve hükümler bunlara katılan hakimler tarafından imzalanır.

( 5) Hakimlerden biri hükmü imza edemeyecek hale gelirse, bunun nedeni mahkeme başkanı veya hükümde bulunan hakimlerin en kıdemlisi tarafından hükmün altına yazılır.

( 6) Hüküm fıkrasında, 223 üncü maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.

( 7) Hükümlerin nüshaları ve özetleri mahkeme başkanı veya hakimle zabıt katibi tarafından imzalanır ve mühürlenir hükmünü içermektedir.

Bu düzenlemeye göre, maddenin ilk iki fıkrasında; hükmün başlığında bulunması gereken unsurların neler olduğu, 3. fıkrasında; duruşma sırasında tutanağa geçirilmeyen hüküm gerekçesinin hükmün açıklanmasından itibaren onbeş gün içinde yazılarak dava dosyasına konulacağı, 4. fıkrasında; karar ve hükümlerin bunlara katılan hakimler tarafından imzalanacağı ve yedinci fıkrasında da; hükümlerin nüsha ve özetlerinin başkan veya hakimle tutanak katibi tarafından imzalanacağı belirtilmektedir.

Sözü edilen yasal normlar birlikte değerlendirildiğinde; duruşma sürecini saptamak için tutulan tutanakların mahkeme başkanıyla zabıt katibi tarafından imzalanmasının yeterli olduğu anlaşılmaktadır.

Duruşma sürecinin sonunda verilen ve tutanağa geçirilip duruşmada okunan son kararın da, karara katılan tüm hakimler ve tutanağı yazan katip tarafından imzalanması zorunludur. Uygulamada kısa karar diye adlandırılan bu hüküm, hükmün esasını oluşturmakta, duruşma tutanağına geçirilip açıklanmış bulunmakla da geçerlilik kazanmaktadır. Asıl olan, duruşma sonunda verilen hükmün gerekçesiyle birlikte duruşma tutanağına geçirilmesidir. Böyle yapıldığında, duruşma tutanağının hüküm fıkrasını içeren son sayfasının 232/4 üncü madde uyarınca karara katılan tüm hakimler ve tutanak katibi tarafından imzalanması, duruşma tutanağının önceki sayfalarıyla gerekçeyi içeren kısımlarının ise 219 uncu madde uyarınca mahkeme başkanı ve tutanak katibi tarafından imzalanması yeterli olacaktır.

Hükümle birlikte tutanağa geçirilmeyen gerekçenin ise. Ceza Yargılaması Yasasının 232/3 üncü maddesi uyarınca onbeş gün içinde yazılıp dava dosyasına konulması zorunludur. Önceki Ceza Yargılaması Usulü Yasamızda hükmün beyaz edilmesi olarak isimlendirilen bu işlem, hükmün esasını oluşturan kısa kararın. Ceza Yargılaması Yasasının 230. maddesine uygun biçimde gerekçeyi ve 232 nci maddede yazılı unsurları da içerecek biçimde yazılmasından ibarettir. Bu durumda, hükmü ve gerekçesini birlikte içeren ve kesinleştiğinde ilam hüviyetini alacak, gerektiğinde infaza konu olabilecek bir başka belge ortaya çıkmış olacaktır. Gerekçeli karar olarak isimlendirilen bu belge, yargılamayı gerçekleştiren ve yargılananlarla ilgili bilgileri, iddiayı, savunmayı, kabul edilen ve reddedilen kanıtları, bunların tartışılmasını, gerekçeyi ve hükmü içermektedir. Birçok sayfadan oluşması mümkün bu yeni belgenin. Ceza Yargılaması Yasasının 232 nci maddesinin 4 üncü fıkrasında yazılı buyurucu kural gereği, son sayfasının karara katılmış bulunan tüm hakimler ve gerekçeli kararı yazan katip tarafından imzalanması zorunludur. Diğer sayfalarının ise mahkeme başkanıyla zabıt katibi tarafından imzalanması, gerekçeli kararın geçerli bir belge hüviyetini kazanması bakımından yeterlidir.

Gerek öğreti, gerekse yerleşmiş yargısal kararlarda vurgulandığı üzere; 5271 Sayılı C.M.K.nın 219 ve 232 nci maddelerindeki düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, duruşma tutanaklarının ve hükümlerin nüshalarıyla özetlerinin heyet halinde çalışan mahkemelerde mahkeme başkanı ve tutanak katibi, diğer mahkemelerde ise hakim ve tutanak katibi tarafından imzalanmasının zorunlu ve yeterli olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. C.M.K.nın 232 nci maddesinin 4 üncü fıkrasında yer alan; "Karar ve hükümler bunlara katılan hakimler tarafından imzalanır şeklindeki düzenlemenin de, karar ve hükümleri kapsayan tüm sayfaların başkan ve zabıt katibi tarafından, hükmün son bulduğu kısmın ise iştirak etmiş olan tüm hakimlerce imzalanması gerektiği biçiminde anlaşılması gerekmektedir.

Nitekim benzer nitelikteki uyuşmazlıklarda Ceza Genel Kurulunun 4.12.2007 gün ve 178-268, 4.12.2007 gün ve 255-266, 29.9.2009 gün ve 275-211 Sayılı kararlarıyla aynı sonuca ulaşılmıştır.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

17.8.2010 tarihli son oturuma ait duruşma tutanağıyla gerekçeli kararın tüm sayfalarının başkan ve tutanak katibi tarafından imzalandığı, ancak üye hakimler tarafından imzalanmadığı, son sayfalarının ise tüm hakimler ve tutanak katibi tarafından imzalanmış olduğu anlaşılmaktadır. Mahkeme tutanaklarında sahtecilik yapıldığı konusunda herhangi bir iddia da ileri sürülmediği dikkate alındığında, bu uygulama C.M.K.nın 219 ve 232 nci maddelerine uygun olduğundan Özel Dairece yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA karar verilmesi isabetli değildir.

Bu itibarla, yargitay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne. Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve hükmün esasının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;

1-) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne,

2-) Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 28.6.2011 gün ve 3739-5009 Sayılı bozma kararının kaldırılmasına,

3-) Dosyanın hükmün esasının incelenmesi için yargitay 5. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 06.03.2012 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.