Loading...
13.07.2022

Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi

T.C. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 
E. 2002/289
K. 2002/2415
T. 11.3.2002

ÖZET : İştirak halinde mülkiyete konu olan taşınmaz için yapılmış satış vaadi sözleşmesi içerik bakımından geçerli olup, taşınmazın iştirak halinde bulunması, sadece bu geçerli sözleşmenin ifasına engel teşkil eder. Davacı, bu sözleşmeye dayanarak kendi adına tescil talebinde bulunamaz ise de taşınmazın ortaklığın giderilmesi davası sonunda davalılara isabet eden payını isteyebilir. Ayrıca iştirak halindeki mülkiyeti müşterek mülkiyete çevirmek suretiyle sözleşmenin gereğini yerine getirme yükümlülüğü tapuda hissedar olan davalılarındır.

DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalıların murisi Zeliha F`ya miras yolu ile intikal eden 331 ve 653 numaralı parsellerdeki hissesini 23.5.1983 tarihli düzenleme sureti ile miras temlik senediyle satın alıp zilyetliğini de devir aldığını, hissedarların çokluğu ve istirahin çözülmemesi nedeniyle satın aldığı hisseyi adına tescil ettiremediğini, daha sonra hissedarlardan birinin açtığı dava sonunda ortaklığın satılarak giderilmesine karar verildiğini ve satış sonunda bu taşınmazları kendisinin satın aldığını ileri sürerek satış sonunda davalıların hisselerine isabet eden toplam 573.098.346 TL.nin davalılardan tahsilini istemiştir.

Davalılar, taşınmazların iştirak halinde mülkiyete tabi olduğunu ve bu nedenle murislerinin yaptığı sözleşmenin geçerli olmadığını, zamanaşımının dolduğunu savunarak davanın reddini dilemişlerdir.

Mahkemece; kök muristen mirasçılara ve bu arada davalıların murisi Zelihaya`da intikal eden taşınmazların iştirak halinde mülkiyete konu olduğu, iştirak halinde mülkiyette ancak mirasçıların birbirlerine yaptıkları satışın geçerli olduğu, davacının mirasçı olmadığı için yapılan satışın geçerli bulunmadığı, davacının ancak ödediği satış bedelinin dava tarihindeki ulaştığı değeri isteyebileceği, davacının ödediği 200.000 TL. nın da dava tarihindeki değerinin 50.527.912 TL. olduğu gerekçesiyle 50.527.912 TL.nin davalılardan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı bu davada davalıların murisine intikal eden taşınmazlardaki muris hissesini noterden düzenleme suretiyle yapılan satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığını, ancak tapuda adına tescil edilmeyen taşınmazların izalei şuyu satış dosyasıyla satılması sonucu davalıların paylarına isabet eden bedelin tahsilini istemiş, mahkemece ise taşınmazın iştirak halinde müşterek mülkiyet hükümlerine tabi olması nedeniyle geçersiz olduğu ve bu nedenle ödenen paranın ulaşabileceği ikame bedeline hükmedilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki davacı ile davalılar arasında düzenlenen sözleşme içerik bakımından geçerlidir. Dava konusu taşınmazların iştirak halinde bulunması, sadece bu geçerli sözleşmenin ifasına engel teşkil eder. Davacı bu sözleşmeye dayanarak bu haliyle adına tescil talebinde bulunamaz ise de davasında olduğu gibi taşınmazların ortaklığın giderilmesi davası sonunda davalıların murisine ve dolayısıyla da davalılara isabet eden payı isteyebilir. Kaldı ki iştirak halindeki mülkiyeti müşterek mülkiyete çevirmek suretiyle sözleşmenin gereğini yerine getirme yükümlülüğü tapuda hissedar olanların, bir başka deyişle davalılarındır. Bu itibarla taşınmazların satışı sonucu davalıların murisinin payı olarak davalılara isabet eden tüm bedele hükmedilmesi gerekir. Mahkemece bu yön gözetilmeksizin sözleşmenin geçersiz olduğundan bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 11.3.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.