ÖZET : Dava, kredi alacağından kaynaklı alacak istemine ilişkindir. Bankacılık Kanunu 132/8 maddesi uyarınca TMSF tarafından devralınmayan fon bankalarının alacakları fon alacağı niteliği taşımaz. Temlik sözleşmesiyle Tasfiye Halindeki Türk Ticaret Bankası tarafından Birleşik Fon Bankası`na doğmuş ve doğacak alacaklarla dava ve takip konusu olmuş ve olacak dosyalar temlik edilmiş olup, davaya konu kredi de bu durumda fon alacağı niteliğinde olmayıp, Bankacılık Kanunu 141. maddesindeki 20 yıllık zamanaşımı süresine tabi değildir. Bu durumda zamanaşımının kesilme sebepleri ve icra takip dosyasında yapılan işlemler de gözetilerek davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hakkında bir karar verilmesi gerekirken, gerekçesi açıklanmaksızın zamanaşımı definin reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Edirne 1. Asliye Hukuk Mahkemesi`nce verilen 21.11.2013 tarih ve 2012/498-2013/558 Sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekiliyle davalı A. E. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili; davacı bankayla kredi borçlusu Y. T. ve müşterek borçlu ve müteselsil kefilleri A. E., H. A. ve M. K. arasında 21.3.1991 tarihinde genel kredi sözleşmesiyle 1991, 1993, 1996 ve 1997 yıllarında zeyilnameler imzalandığını, ancak kredi borcunun ödenmediğini, borçlulara 26.11.1999 tarihinde ihtar çekildiğini, Edirne 2. İcra Müdürlüğü`nün 2000/804 E. sayılı dosyasından icra takibi yapıldığını ancak süresinde itirazın iptali davası açılmadığı için işbu alacak davasının açıldığını ileri sürerek davanın kabulüyle 108.910,15 TL faiz, BSMV ve ihtiyati haciz masrafı alacağının, ana paraya 16.10.2012 tarihinden itibaren işletilecek temerrüt faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı A. E.; talebin zamanaşımına uğradığını, icra takibinin 2000 yılında yapıldığı ve tarafınca takibe itiraz edildiğini, 1 yıllık süre zarfında itirazın iptali davası açılmadığını, takibe itirazında kefaletinin ana borca olduğunu belirttiğini, ayrıca uygulanan faiz oranına da itiraz ettiğini, ana paranın bir kısmının takipten önce ödendiğini, bir kısmının da takip aşamasında asıl borçlunun mallarının satılmasıyla ödendiği halde borcun tamamının tarafından istenmesinin yasal olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı H. A.`un dava tarihinden önce öldüğü, bu davalı aleyhine açılan davanın husumet yokluğu sebebiyle reddi gerektiği, davacının dava tarihi itibarı ile 6.357,96 TL asıl alacak, 146.883,07 TL akdi faiz, BSMV, temerrüt faizi, devre faizi vs. olmak üzere 153.241,03 TL alacaklı olduğu, süre verilmesine rağmen davacının davasını usulüne uygun olarak ıslah etmediği, davacının davalı A. E. hakkındaki davasını ispatladığı gerekçesiyle davacının davalı A. E. aleyhine açtığı davanın kabulüne, 115.268,11 TL alacağın davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve davalı A. E. vekili temyiz etmiştir.
1- ) Dava, kredi alacağından kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
Davalı taraf vekili süresi içinde verdiği cevap dilekçesiyle zamanaşımı definde bulunmuş, mahkemece 21.5.2013 tarihli 2. oturumda gerekçesi açıklanmaksızın davalı vekilinin zamanaşımı definin reddine karar verilmiştir. Ancak, Bankacılık Kanunu 132/8 maddesi uyarınca TMSF tarafından devralınmayan fon bankalarının alacakları fon alacağı niteliği taşımaz. 31.12.2012 tarihli temlik sözleşmesiyle Tasfiye Halindeki Türk Ticaret Bankası tarafından Birleşik Fon Bankası`na doğmuş ve doğacak alacaklarla dava ve takip konusu olmuş ve olacak dosyalar temlik edilmiş olup, davaya konu kredi de bu durumda fon alacağı niteliğinde olmayıp, Bankacılık Kanunu 141. maddesindeki 20 yıllık zamanaşımı süresine tabi değildir. Bu durumda zamanaşımının kesilme sebepleri ve icra takip dosyasında yapılan işlemler de gözetilerek davanın zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde gerekçesi açıklanmaksızın zamanaşımı definin reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir.
2- ) Bozma sebep ve şekline göre davacı banka vekilinin tüm ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ( 2 ) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davacı banka vekilinin tüm ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödenen temyiz peşin harcın istemi halinde temyiz eden davalı A. E.`e iadesine, 08.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Baytok Hukuk Bürosu olarak web sitemizi geliştirmek, kullanışlı, etkili ve güvenli hale getirmek amacıyla çerezler (cookie) kullanıyoruz. Sitemizde gezinmeye devam etmeniz halinde cihazınızdaki çerezlere erişebileceğimizi de kabul ediyorsunuz. Ayrıntılı bilgiye ve çerezleri engelleme yöntemlerine Çerez Politikası’dan ulaşabilirsiniz.
Kabul et ve Kapat