ÖZET : Dava konusu edilen Yönetmelik hükümleri ile mevcut ve yeni açılacak muayenehanelerin taşıması gereken asgari tesis, hizmet ve personel kıstaslarına ilişkin yeni bir takım standart ve şartlar getirildiği, davacı dernek tarafından, anılan standart ve koşulların muayenehaneler için ağır ve ölçüsüz olduğu, bu düzenlemelerin derneğin üyesi olan kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarının muayehane açarak mesleğini serbestçe yapma imkanını elinden aldığı, öte yandan, yeni koşullara mevcut muayenehanelerin de uyum sağlaması zorunlu olduğundan, getirilen düzenlemelerin kazanılmış haklara aykırı olduğu, fiziki ve teknik olarak uyum sağlama imkanı bulunmayan mevcut muayenehanelerin kapanması sonucunu doğuracağı iddialarıyla bakılan bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Muayenehane açmak ve işletmek konusunda getirilen dava konusu düzenlemelerin, derneğin üyesi olan kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarının maddi ve hukuki durumunu doğrudan etkilediği açık olduğundan, üyesi olan kişilerin hak ve çıkarlarını korumayı amaç edinmiş bulunan davacı derneğin, üyelerinin mesleklerini serbest olarak ifa etmesini engellediğinden bahisle dava konusu ettiği düzenlemelerin iptalini istemekte menfaatinin bulunduğu sonucuna varılmış ve davanın ehliyet yönünden reddine yönelik olarak verilen temyize konu kararda hukuki isabet görülmemiştir.
İstemin Özeti : Danıştay Onuncu Dairesi`nin 11/03/2011 günlü, E:2010/11951, K;2011/956 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması, davacı tarafından istenilmektedir.
Savunmanın Özeti ; Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi: Betül Özyiğit
Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
KARAR : Dava; Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin, 03/08/2010 günlü, 27681 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1, maddesiyle değişik 12/Ç maddesinin birinci fıkrasının ( a ) ve ( h ) bendinin, ( ı ) bendinde yer alan "...en az 110 santimetre genişliğinde olması gerekir." ibaresinin, 2. maddesiyle değişik 12/D maddesinin 1. fıkrasının ( a ) bendinin birinci cümlesinde yer alan "...8 metrekare hekim çalışma alanı ve 8 metrekare hasta muayene alanı olmak üzere en az 16 metrekare kullanım alanına sahip..." ibaresinin, İkinci cümlesinde yer alan "...ve lavabo..." ibaresinin, üçüncü cümlesinde yer alan "...Kadın hastalıkları ve doğum ile üroloji muayene odalarında ayrıca, içerisinde sıvı sabun-tuvalet kağıdı ve kağıt havlu gibi hijyen araçları bulunan tuvaletin bulunması gerekir ..." ibaresinin, ( b ) bendinde yer alan " ...en az 20 metrekaredir..." ibaresinin, ( c ). ( p ) ile ( d ) bendinin, ( e ) bendinde yer alan "...girişi en az 80 santimetre genişliğinde asansör olması gerekir. Merdivenin gerektiğinde sedye ile hasta taşınmasına imkan sağlayacak şekilde, basamak yüksekliği 16-18 santimetre, basamak genişliği 30-33 santimetreyi sağlamak kaydıyla merdiven ve sahanlığın genişliği en az 1,3C metredir. Merdiven basamak yüksekliği özürlülerin çıkışını zorlaştırmayacak şekilde düz bir satıhla bitirilir, muayenehanenin girişi, zemin seviyesinde değilse %8 eğimli rampa yaptırılır.." ibaresinin, ( f ) bendinde yer alan "...en az 110 santimetre genişliğinde..." ibaresinin, ( g ), ( h ). ( i ) bentlerinin, aynı maddenin 3. fıkrasında yer alan "...süre bitiminde noksanlıklarını tamamlamayan muayenehanelerin noksanlığı giderilinceye kadar faaliyeti durdurulur..." ibaresinin, 3. maddesiyle değişik 27. maddesinin 8. fıkrasının, 4. maddesiyle değişik Ek-1/d` nin 6,7, 8 nolu satırlarının, 5. maddesiyle değişik Yönetmelik ekinde yer alan, Ek 6 sayılı Özel Sağlık Kuruluşları Denetim formunun "2. Bölüm: Hizmet Birimlerine Esas Bilgiler" bölümünün 14 no`lu satırının, 6. maddesi ile değişik geçici 7. maddesinin ve 7. maddesiyle değişik geçici 8. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay Onuncu Dairesi`nin 11/03/2011 günlü, E:2010/11951, K:2011/956 sayılı kararıyla; dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunmasını öngören yasa koyucu tarafından, iptal davaları ipin menfaat ihlalinin, sübjektif ehliyet koşulu olarak getirildiği, idare hukuku alanında tek yanlı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen işlemlerin, ancak bu idari işlemle doğrudan meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulünün zorunlu olduğu, 5253 sayılı Dernekler Kanunu uyarınca ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere kurulan derneklerin, doğrudan tüzel kişiliklerinin hak ve çıkarlarını ilgilendiren ve tüzüklerinde öngörülen amaçları gereği üyelerinin ortak çıkarlarını ilgilendiren konularda iptal davası açabilecekleri, ancak üyelerinin tamamını ilgilendirmeyen veya bir bölümünün hak ve çıkarları yönünde olmakla birlikte, diğer bir bölümünün menfaatine aykırı olacak konularla ilgili olarak iptal davası açabilmelerine olanak bulunmadığı, Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin dava konusu maddelerinin, Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik kapsamında açılan farklı türlerdeki ayakta teşhis ve tedavi yapılan özel sağlık kuruluşlarını ilgilendirdiği, doğrudan demeği, amaç ve faaliyet konularım ilgilendirmediği, kaldı ki, davacı derneğin üyelerinin kadın hastalıkları ve doğum uzmanları olduğu dikkate alındığında, dava konusu Yönetmelik hükümlerinin dernek üyelerinin tamamını ilgilendirmediği anlaşılmakla, dava konusu yönetmeliğin iptali istenen kısımları ile davacı dernek arasında meşru, kişisel ve güncel bir "menfaat" ilgisi bulunmadığı gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.
Davacı, anılan kararı temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.
5253 sayılı Dernekler Kanunu`nun 2. maddesinde, dernekler, "Kazanç paylaşma dışında,- kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, en az yedi gerçek veya tüzel kişinin, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kişi toplulukları" şeklinde tanımlanmış olup, belirtilen çerçevede, üyelerinin ve temsil ettikleri kişilerin ortak çıkarlarını korumak ve dayanışmalarını sağlamak üzere kurulan derneklerin, tüzel kişiliklerinden kaynaklanan genel hak ve fiil ehliyetine dayanarak doğrudan tüzel kişiliklerinin menfaatini ilgilendiren konularda iptal davası açabilecekleri gibi, kuruluş amaçlarıyla sınırlı olmak üzere ve üyelerimin ortak çıkarlarını ilgilendiren konularda da iptal davası açabilecekleri tartışmasızdır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2. maddesinde iptal davası; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri ipin menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan dava olarak tanımlanmıştır.
Hukuk devletinin özünü, devletin hukuka bağlılığı, devlet organlarının hukukun ipinde kalarak işlem ve eylemler yapabilmesi oluşturmaktadır. Devletin tüm faaliyetlerinin yargısal denetime açık olmasının hukuk devletinin vazgeçilmez niteliği olduğu istikrar kazanmış yargısal içtihatlarla ortaya konulmuş olup, yargı denetimi, hukuk devleti ilkesinin en önemli unsurlarından biri konumundadır. Bir idari işlemden dolayı hakkı ya da menfaati ihlal edilmemiş olanların iptal davası açması mümkün olmamakla birlikte, iptal davası açabilmesi ipin iptali istenilen idari işlem ile davacının bir menfaat ilişkisinin bulunması yeterli sayılmıştır. Bununla beraber, gerek doktrin, gerekse içtihatlar, dava açmaya yetecek bir menfaat ilişkisinden söz edebilmek ipin bu ilişkinin meşru, davacıyı etkileyecek bir biçimde kişisel ve güncel olması gerektiğinde birleşmektedirler.
Somut olayda, dava konusu edilen Yönetmelik hükümleri ile mevcut ve yeni açılacak muayenehanelerin taşıması gereken asgari tesis, hizmet ve personel kıstaslarına ilişkin yeni bir takım standart ve şartlar getirildiği, davacı dernek tarafından, anılan standart ve koşulların muayenehaneler ipin ağır ve ölçüsüz olduğu, bu düzenlemelerin derneğin üyesi olan kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarının muayehane açarak mesleğini serbestçe yapma imkanını elinden aldığı, öte yandan, yeni koşullara mevcut muayenehanelerin de uyum sağlaması zorunlu olduğundan, getirilen düzenlemelerin kazanılmış haklara aykırı olduğu, fiziki ve teknik olarak uyum sağlama imkanı bulunmayan mevcut muayenehanelerin kapanması sonucunu doğuracağı iddialarıyla bakılan bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Derneklerin, üyelerinin hak ve menfaatlerini korumak maksadıyla ve dernek tüzüğünde yer alan amaç doğrultusunda, bu amaca aykırı olmamak kaydıyla faaliyette bulunabileceği ve üyelerinin hak ve çıkarları doğrultusunda yargı yoluna başvurabileceğinde kuşku bulunmamaktadır. Öte yandan; derneklerin, kuruluş amacına aykırı olmamak ve "üyelerinin menfaatlerinin çatışması" durumunun bulunmaması kaydıyla, bir kısım üyesini ilgilendirmemekle birlikte bir kısım üyesiyle ilgisi bulunan işlemlere karşı dava yoluna başvurmasının mümkün olduğunun da kabulü gerekmektedir,
Bu durumda; muayenehane açmak ve işletmek konusunda getirilen dava konusu düzenlemelerin, derneğin üyesi olan kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarının maddi ve hukuki durumunu doğrudan etkilediği açık olduğundan, üyesi olan kişilerin hak ve çıkarlarını korumayı amaç edinmiş bulunan davacı derneğin, üyelerinin mesleklerini serbest olarak ifa etmesini engellediğinden bahisle dava konusu ettiği düzenlemelerin iptalini istemekte menfaatinin bulunduğu sonucuna varılmış ve davanın ehliyet yönünden reddine yönelik olarak verilen temyize konu kararda hukuki isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; davacının temyiz isteminin kabulüne, Danıştay Onuncu Dairesi`nin 11/03/2011 günlü, E:2010/11951, K:2011/956 sayılı kararının BOZULMASINA, kararın tebliğ tarihini izleyen 15 ( onbeş ) gün ipinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.11.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.
Baytok Hukuk Bürosu olarak web sitemizi geliştirmek, kullanışlı, etkili ve güvenli hale getirmek amacıyla çerezler (cookie) kullanıyoruz. Sitemizde gezinmeye devam etmeniz halinde cihazınızdaki çerezlere erişebileceğimizi de kabul ediyorsunuz. Ayrıntılı bilgiye ve çerezleri engelleme yöntemlerine Çerez Politikası’dan ulaşabilirsiniz.
Kabul et ve Kapat