Taraflar arasındaki “işçilik alacakları” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Niğde İş Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen 10.10.2012 gün ve 2012/53 E.-2012/161 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 22.Hukuk Dairesi’nin 21.01.2013 gün ve 2012/30591 E.-2013/62 K. sayılı ilamı ile;
(...Davacı, bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dertestlik itirazında bulunarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, daha önceden davacı tarafından açılan tarafları ve konusu aynı olan davanın bulunduğu ve işçi alacaklarının dava konusu yapıldığından bahisle dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içeriğine göre, daha önce aynı mahkemede 2010/161 esas sayılı dosyası ile açılan ilk davada kıdem ve ihbar tazminatları, ulusal bayram ve genel tatil alacağı, yıllık izin ücreti ve fazla mesai alacağının talep edildiği belirtilerek önceki davadaki taleplere ilişkin tarihlerin sehven yazıldığından yeniden dava açıldığı ileri sürülmüştür. Uyuşmazlık davanın niteliği üzerinde toplanmaktadır.
Davacının aynı hukukî ilişkiden kaynaklanan alacağının veya hakkının tümünü değil, belirli bir kısmını talep ederek açtığı davaya kısmî dava denir.
Kısmi dava açılabilmesi için;
1-Talep konusunun niteliği itibari ile bölünebilir olması,
2-Talep konusunun miktarının, taraflar arasında tartışmalı veya açıkça belirli olmaması gerekir.
Talep konusu taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirlenebilir ise kısmi dava açılamayacaktır.
Diğer taraftan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu`nun 119.maddesinde dava dilekçesinde bulunması gereken hususlar sayılmış ve açık bir şekilde talep sonucunun da bulunacağı belirtilmiş ve maddenin ikinci fıkrasında ise talep sonucunun açık olmaması halinde hakimin davacıya talebini açıkça belirlemesi için süre vermesi gerektiği belirtilmiştir. Gerek 115 ve gerekse 119.maddelerde verilen kesin sürenin bir haftalık süre olacağı da belirtilmiştir.
Daha önce açılan davaya göre ek davada verilen karar yalnızca talep edilen ve hüküm altına alınan miktar bakımından kesin hüküm teşkil eder. Dolayısıyla davacının fazlaya dair saklı tuttuğu miktar ve davalının taraf sıfatı bakımından kesin hüküm sözkonusu değildir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı ilk davadaki taleplere ilişkin tarihlerin sehven yazıldığından yeniden dava açıldığını ileri sürdüğüne göre, davacının davasını değiştirip değiştirmediğine ilişkin ön sorun çözülmedikçe asıl sorun (dava) hükme bağlanamaz. Hukuk mahkemesi, önüne getirilmiş olan davayı bütün yönleriyle inceleyip hükme bağlamakla görevli olduğuna göre, davada ortaya çıkan ön sorunları da kendisinin inceleyip karara bağlaması mümkündür. Bu durumda mahkemece yapılacak iş; dava konusuna ilişkin çelişki, taraflardan sorulup araştırılarak ve açıklanan hususlar ile toplanan deliller çerçevesinde davada “önsorun” olarak ele alınıp çözülmeli, bundan sonra asıl sorun (dava) bir karara bağlanmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması hatalı olmuştur...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.