Loading...
15.06.2022

Bölge Adliye Mahkemesi Tarafından İhtiyatı Haciz Kararı Verilebileceği Hakkında

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi
27. Hukuk Dairesi
E. 2017/1086
K. 2017/491
T. 19.10.2017

DAVA : Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan rücuen tazminat davasının yargılaması sırasında ihtiyati haciz talebinin reddine dair karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:

Davacı vekili;davalının, taraflar arasında düzenlenen 30/03/2005 tarih ve 7562 yevmiyeli “Karadon Yeni Servis Kuyusu Bağlantı Galerileri ile – 540 Katı Hazırlık Galerilerinin Sürülmesi” sözleşmesi ile üstlendiği işin ifası sırasında, 17/05/2010 tarihinde meydana gelen grizu patlamasında 30 işçisinin hayatını kaybettiğini, bu işçilerden Serkan Yılman mirasçılarının müvekkili ve davalı yüklenici aleyhine Zonguldak 2. İş Mahkemesi`nin 2010/767 E, Zonguldak 2. İş Mahkemesi`nin 2015/551 E ve Zonguldak 3. İş Mahkemesi`nin 2014/1014 E sayılı dosyaları ile açtığı tazminat davalarında yapılan yargılama sonucunda hükmedilen tazminatın müvekkili tarafından ödendiğini, sigorta şirketi tarafından yapılan ödemelerden sonra müvekkili hesabından çıkan toplam miktarın 245.117,83 TL olduğunu, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri uyarınca bu miktarın davalı tarafından müvekkiline ödenmesi gerektiğini belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 242.055,79 TL`nin 18/11/2015 tarihinden, 3.062,04TL nin 26/06/2015 tarihinden ve 8.157,73-TL dava masrafının ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davacı vekili 20/06/2017 havale tarihli talep dilekçesinde özetle; mahkemenin 28/11/2016 tarihli kararı ile, 15/01/2016 tarihli tensiple verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verildiğini, kararın HMK 389 maddesi gereği sadece uyuşmazlık konusu hakkında tedbir verilebileceğinden anılan tedbirin kaldırıldığını, bu kez bir başka geçici hukuki koruma olan 2004 Sayılı İcra İflas Kanunun da düzenlenen ihtiyati haciz taleplerinin olduğunu, ihtiyati haczin alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkeme kararı ile borçlunun mallarına geçici el konulması olduğunu, davada, 2010 yılında 30 işçinin vefatı sonucu hak sahiplerine ödenen tazminatların rücuen davalıdan tahsilini talep ettiklerini, talep edilecek miktarların yüksek olması, dava süresi birlikte değerlendirildiğinde davalının mal kaçırma riskine karşı hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağını, bu kez İcra İflas Kanunun 257. Maddesinin şartlarının mevcut olduğundan ihtiyati haciz talep ettiklerini, bu sebeple davaya konu alacak miktarı veya mahkemenin belirleyeceği miktar kadarı için davalının yedinde ve üçüncü şahısta bulunan taşınır taşınmaz malları ile hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, meydana gelen grizu patlamasında asıl sorumlunun davacı olduğunu, zira işyerinin güvenliği konusundaki tüm önlemlerde her türlü karar yetkisinin davacıda olduğunu, müvekkilinin sözleşme ve eklerinden kaynaklanan bütün yükümlülükleri yerine getirdiğini, davacının müvekkilini neyi yapmak ya da yapmamak ile suçladığının belli olmadığını, işin sevk ve idaresinin hiçbir şekilde müvekkiline verilmediğini, diğer dosyalarda alınan bilirkişi raporlarında da kazanın meydana gelmesinde müvekkiline %70 oranında kusur atfeden bilirkişi raporlarının içeriği ile sonuç kısımlarının çelişki olduğunu savunarak davanın reddini savunmuştur.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:

Mahkemece, vadesi gelmemiş borç için ihtiyati haciz kararının icra edilmesi gerektiği, oysa uygulamada ihtiyati haciz kararı ile aynı anda esas takibe geçildiği ve vadesi gelmemiş borç hakkında da takip başlatıldığı, bu uygulamanın hatalı olduğu, davacının talep ettiği ihtiyati haczin; yedinde ve üçüncü şahısta bulunan taşınır taşınmaz malları ile hak ve alacaklarına dair olup davaya konu olmadığından ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ:

Davacı vekili;müvekkili kurumca açılan tazminat davaları sebebiyle davalının kusuru karşılığı da ödenmek suretiyle 10.000,00 TL üzerinde ödeme yapıldığını, davalı şirketin sorumlu olduğu tazminatların da ödendiğinin de sabit olup, yalnızca kusur oranları noktasında uyuşmazlık bulunduğunu, davalının tüm mallarının hacizli olup, tahsil kabiliyeti olan başkaca malları da olmadığından, alacaklarının tehlikede olduğunu, talep edilen miktarların yüksek olması ve dava süresi de birlikte değerlendirildiğinde mal kaçırma riskine karşın hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağını, yargılama devam ederken ihtiyati haciz talebinde bulunulabileceğini mahkemenin gerekçesinin aksine, alacağın muaccel olduğunu belirterek; mahkeme kararının kaldırılarak davaya konu alacak miktarı veya mahkemenin belirleyeceği miktar kadarı için davalının yedinde ve üçüncü şahıslarda bulunan taşınır, taşınmaz malları ile hak ve alacaklarının (kamu kurumu olmaları sebebiyle takdiren teminatsız olarak) ihtiyaten haczine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE:

Talep, eser sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat davasında ihtiyati haciz istemine dair olup, mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince süresinde istinaf talebinde bulunulmuştur.

İİK`nın 257. maddesinde rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş (muaccel) bir para borcunun alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklar ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği hükmü getirilmiştir. Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz istenebilir.

Dosyaya sunulan belgeler, Zonguldak İş Mahkemelerince verilen kararlar, davacı tarafından yapılan ödemeler, taraflar arasındaki sözleşme ve eki şartnameler ile davanın niteliği birlikte değerlendirildiğinde, alacağın muaccel olup, yaklaşık ispata dair delillerin mevcut olduğu anlaşılmakla, ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken aksi düşünce ve gerekçe ile reddi doğru görülmemiş, bu sebeple davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüyle mahkeme kararının kaldırılmasına; davaya konu alacak miktarı ile sınırlı olmak üzere davalının menkul ve gayrimenkul malları ile 3. Şahıslardaki hak ve alacakları üzerine teminat karşılığında İİK.nun 257 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati haciz konulmasına oy çokluğu ile karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-) Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,

2-)Zonguldak 1. Asliye Hukuk Mahkemesi`nin 07/07/2017 Tarih ve 2016/14 Esas sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,

3-) İhtiyati haciz talebinin KABULÜNE,

4-)Dava değeri olan 253.275,56 TL ile sınırlı olmak üzere davalı Yapı-Tek İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.`nin menkul ve gayrimenkul malları ile 3. Şahıslardaki hak ve alacakları üzerine, 253.275,56 TL`nin %15`i olan 37.992,00 TL`nin teminat olarak ilk derece mahkeme veznesine nakit para olarak yatırılması veya muteber süresiz banka teminat mektubu sunulması halinde İİK.nun 257 vd. maddeleri uyarınca İHTİYATİ HACİZ KONULMASINA,

5-)İstinaf başvurusu sebebiyle davacı tarafından yatırılan 31,40 TL istinaf peşin karar harcının istenmesi halinde davacıya iadesine,

6-) İstinaf başvurusu sebebiyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin nihai hükümle birlikte mahkemesince dikkate alınmasına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu`nun 362/1-f ve İİK.nun 258/3 maddeleri gereğince KESİN olmak üzere 19/10/2017 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ

Talep, eser sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat davasında ihtiyati haciz istemine dair olup, mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince süresinde istinaf talebinde bulunulmuştur.

Mahkemece, davacının meydana gelen iş kazası sonucunda vefat eden işçi yakınlarına ödenen tazminatın sözleşme sebebiyle davalıdan rücuen tahsilini talep ettiği, meydana gelen iş kazası nedeni ile taraflar arasındaki kusur dağılımının tespitinin, alacağın miktarının ve varlığının yargılamayı gerektirdiği, davalının kaçma veya mallarını kaçırmaya ya da bu yönde hileli işlemlerde bulunmaya yönelik bir hazırlığının varlığına dair delil ileri sürülmediği, İİK`nın 257. ve 258. maddelerinde öngörülen şartların oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.

Dosyaya sunulan belgeler ve incelenen dosya kapsamından, ihtiyati haciz kararı verilmesi koşullarını düzenleyen İİK.`nun 257/1. maddesindeki şartların gerçekleşmediği gerekçesiyle talebin reddine dair mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğu kanaatinde olmam sebebiyle sayın heyetin çoğunluk görüşüne katılmıyorum.