Loading...
28.04.2022

Bir İcra Takibinde Yasal Süreler Vekile Tebligat Yapılması İle Başlar

T.C. Yargıtay 8.Hukuk Dairesi 
Esas: 2014 / 26213 
Karar: 2016 / 10070 
Karar Tarihi: 08.06.2016
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire`ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Borçlu vekili, icra emrinin vekil varken asile tebliğ edildiğini, vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılmasının yasal zorunluluk olduğunu, icra emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. 

Mahkemece, icra emrinin borçlu asile tebliğ edilmesinden sonra, borçlu vekilinin yasal süresi içinde, İcra Mahkemesi`ne başvurarak tebligatın asile gönderildiğinden bahisle icra emrinin iptalini istediği, bu durumda borçlu vekilinin tebligatın usulsüzlüğü nedeni ile icra emrinin iptalini talep etmesinde hukuki yararının kalmadığı belirtilerek şikayetin reddine karar verilmiş, hüküm borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Borçlu hakkında Trabzon 2. İcra Müdürlüğü`nün 2013/13360 sayılı dosyası ile alacaklı vekili tarafından ilamlı icra takibi başlatıldığı, icra emrinin borçlu asile 7/5/2014 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.

HMK`nun 73, 81, 82, 83, Avukatlık Kanunu`nun 41., Tebligat Kanunu`nun 11. maddeleri gereğince vekille takip edilen işlerde vekile tebligat zorunludur. Anılan bu düzenlemeler gereğince tebligatın vekile yapılması ile yasal süreler işlemeye başlar, yine bu tarihe göre takip kesinleştirilerek takibe devam işlemleri yapılır.

Ne var ki vekile tebliğ zorunluluğunun bulunması asile tebligat yapılması lüzumunu ortadan kaldırmaz. Şöyle ki, 2004 sayılı İcra-İflas Kanunu`nun 76. maddesinde mal beyanında bulunmamak suçu, 338. maddesinde düzenlenen hakikate muhalif beyanda bulunma suçu gibi icra-iflas suçlarında borçlunun cezalandırılabilmesi için icra emrinin borçlunun vekiline değil, kendisine tebliğ edilmiş olması gerekir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. baskı, cilt 2, sh: 1280) Cezaların şahsiliği kuralı gereğince borçlu asilin cezai yönden sorumlu tutulabilmesi için icra emrinin borçlu asile tebliği zorunludur. 

Bu durumda icra emrinin asile tebliğ işlemi usulsüz olmayıp, vekile de tebliğ edilmemesi noktasında tebliğ işlemi eksikliği söz konusudur. O halde Mahkemece, icra emrinin vekile tebliği suretiyle takibe devam edilmesi yönünde hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçeyle şikayetin reddine karar verilmesi doğru değildir.

SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK`nun 366. ve 6100 sayılı HMK`nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK`nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK`nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 08.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.