ÖZET : Alacaklı tarafından başlatılan ilama dayalı takibin kesinleşmesi üzerine, Basın Kanunu gereğince yönetim kurulu başkanının da müşterek ve müteselsilen şirket borçlarından sorumlu olduğu gerekçesiyle yönetim kurulu başkanının menkul ve gayrimenkullerin haczini talep etmiştir. Şikayetçi ilamda ve takipte şahsı adına değil, şirketin temsilcisi sıfatıyla yer almaktadır. İcra mahkemesince, ilamda ve takipte taraf olarak gösterilmeyen davacının yorum yoluyla taraf sıfatı olduğu kabul edilerek sorumluluğu cihetine gidilemez. Hükmün "Türk Milleti Adına" verilmesi ve gerekçeli kararın yazıldığı tarihin yer alması zorunlu olup, kanunun bu emredici hükmüne aykırı davranılması hukuka aykırıdır.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Nezihe Deniz Etral tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği düşünüldü:
KARAR : Alacaklı tarafından başlatılan ilama dayalı takibin kesinleşmesi üzerine, 4.10.2011 tarihinde alacaklının, Basın Kanunun 13. maddesi gereğince yönetim kurulu başkanının da müşterek ve müteselsilen şirket borçlarından sorumlu olduğu gerekçesiyle yönetim kurulu başkanı olan A.Ç.`nin menkul ve gayrimenkullerin haczini talep ettiği, icra müdürlüğünce talebin kabulüyle haciz işlemleri yapılması üzerine A.Ç.`nin şikayet yoluyla mahkemeye başvurduğu görülmektedir.
Takibe dayanak Şişli 4. Asliye Hukuk Mahkemesi`nin 23.7.2009 tarih, 2009/144 E.- 2009/318 K. sayılı ilamında, davalılar A... A.Ş. adına A.Ç. ve Y.S.D. olarak gösterilmişlerdir. Yine alacaklı tarafından başlatılan takipte de borçlular aynı şekilde gösterilmiş olup, A.Ç. söz konusu ilamda ve takipte, şahsı adına değil "A...A.Ş. adına" yani şirketin temsilcisi sıfatıyla yer almaktadır. İcra mahkemesince, ilamda ve takipte taraf olarak gösterilmeyen davacı A.Ç`nin yorum yoluyla taraf sıfatı olduğu kabul edilerek sorumluluğu cihetine gidilemez.
O halde, mahkemece talebin kabulüne karar vermek gerekirken, yazılı gerekçeyle reddine karar vermek isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
Öte yandan kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan H.M.K.nun 297. maddesinin ( 1 ). fıkrası gereği hükmün "Türk Milleti Adına" verilmesi ve aynı fıkranın ( e ) bendi gereği hükümde "gerekçeli kararın yazıldığı tarihin" yer alması zorunlu olup, kanunun bu emredici hükmüne aykırı davranılması da doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.`nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Baytok Hukuk Bürosu olarak web sitemizi geliştirmek, kullanışlı, etkili ve güvenli hale getirmek amacıyla çerezler (cookie) kullanıyoruz. Sitemizde gezinmeye devam etmeniz halinde cihazınızdaki çerezlere erişebileceğimizi de kabul ediyorsunuz. Ayrıntılı bilgiye ve çerezleri engelleme yöntemlerine Çerez Politikası’dan ulaşabilirsiniz.
Kabul et ve Kapat