ÖZET : Olay günü ATM cihazından para çekmeye çalışan ve gözleri iyi görmeyen müştekinin yanına giden sanığın, yardım etme bahanesiyle ele geçirdiği müştekiye ait banka kartını, şifresini öğrendikten sonra el çabukluğu ile başka bir kart ile değiştirip, müştekiye diğer kartı vererek basit nitelikte hırsızlık suçunu işlediği gözetilmelidir. Ayrıca banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçundan açılan dava gözetilerek zamanaşımı süresi içinde hüküm kurulabileceği değerlendirilmiştir.
DAVA : Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
KARAR : Yargıtay Ceza Genel Kurulu`nun 30.03.2010 tarih, 2010/11-17 Esas, 2010/65 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere;
" ... 5237 sayılı Yasanın 245/1. maddesinde düzenlenen banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunun yasadaki düzenleniş şekli gözönüne alındığında bileşik suç olarak düzenlenmediği görülmektedir. Banka veya kredi kartının kötüye kullanılması suçu ile birlikte oluşabilecek diğer suçlara yasada öngörülen ceza miktarları da, bu suçun bileşik suç olarak düzenlenmediğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu nedenle, banka veya kredi kartının hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi durumunda oluşabilecek hırsızlık, yağma, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık gibi suçlar ile banka veya kredi kartlarını kötüye kullanma suçu arasında gerçek içtima kuralı uygulanarak fail her bir suçtan ayrı ayrı cezalandırılmalıdır...".
Bu bilgiler ışığında olay günü ATM cihazından para çekmeye çalışan ve gözleri iyi görmeyen müştekinin yanına giden sanığın, yardım etme bahanesiyle ele geçirdiği müştekiye ait banka kartını, şifresini öğrendikten sonra el çabukluğu ile başka bir kart ile değiştirip, müştekiye diğer kartı vererek hırsızlık suçunu işlediği, akabinde bu kart ile ATM`den para çekmek suretiyle de 5237 sayılı Yasanın 245/1. maddesinde düzenlenen suçu işlediği ve bu suçtan ötürü açılan kamu davası bulunduğu anlaşılmakla, mahkemece zamanaşımı süresi içinde hüküm kurulabileceği değerlendirilmiştir.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Sanığa atılı hırsızlık suçunun 5237 sayılı TCK`nın 141/1. maddesine temas ettiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi,
2- 5237 sayılı TCK`nın 53/1. maddesinin ( c ) fıkrasındaki, kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yoksunluğun koşullu salıverme tarihine kadar süreceğinin gözetilmemesi suretiyle aynı maddenin üçüncü fıkrasına aykırı davranılması,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık N. müdafiinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak ( BOZULMASINA ), 14.01.2013 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Baytok Hukuk Bürosu olarak web sitemizi geliştirmek, kullanışlı, etkili ve güvenli hale getirmek amacıyla çerezler (cookie) kullanıyoruz. Sitemizde gezinmeye devam etmeniz halinde cihazınızdaki çerezlere erişebileceğimizi de kabul ediyorsunuz. Ayrıntılı bilgiye ve çerezleri engelleme yöntemlerine Çerez Politikası’dan ulaşabilirsiniz.
Kabul et ve Kapat