T.C. DANIŞTAY 5. DAİRE
E. 2011/4978
K. 2012/949
T. 12.3.2012
• ATAMA KARARININ İPTALİ NEDENİYE MAAŞ FARKLARININ ÖDENMESİ İÇİN AÇILAN DAVA (Dayanak İptal Davasının Henüz Kesinleşmediği Gerekçesiyle Eldeki Davanın Reddedilemeyeceği - İptal ve Tam Yargı Davalarının Birlikte Açılabileceği )
• TAZMİNAT İSTEMİ HAKKINDA KARAR VERİLMESİ (İptal Kararından Sonra ve Fakat Kanun Yollarına Başvurulmadan Önce Açılan Davalarda da Tazminat İstemi Hakkında Karar Verilebileceği - Kararın Kesinleşmemesinin Tam Yargı Davasını Etkilemediği )
• İPTAL VE TAM YARGI DAVASININ BİRLİKTE AÇILMASI (Eldeki Davanın Reddinin Hatalı Olduğu - Yasanın Öngördüğü Süreler İçerisinde Her Zaman İçin Tam Yargı Davası Açılabilmesi Mümkün Olduğu/Temyiz Sonucunun Beklenmesinin Aranmayacağı )
• İPTAL DAVASININ KESİNLEŞMEDEN TAM YARGI DAVASI AÇILMASI (Mümkün Olduğunun Mahkemece Gözetileceği - Tam Yargı Davası )
• İPTAL DAVASI KARARININ HENÜZ KESİNLEŞMEMESİ (Bu Davaya Dayanak Alınan İptal Davasında Mahkemece Verilen Dava Konusu İşlemin İptaline İlişkin Kararın Henüz Kesinleşmediği Gerekçesiyle İncelenmeksizin Davanın Reddine Karar Verilemeyeceği )
• KANUN YOLLARINA BAŞVURULMUŞ OLMASI (Daha Önceki İptal Davası Hakkında Temyiz Başvuru Yapılmış Olmasının Tazminat Talebini Etkilemediği - Atama Kararının İptali Nedeniyle Davacının Maaş Farklarının Ödenmesi İçin Açtığı Dava )
• MAAŞ FARKLARININ ÖDETİLMESİ (İptal Davasının Kesinleşmemesi Nedeniyle İptal Davası Kararına Dayalı Tam Yargı Davası Açılamayacağı Şeklinde Bir Yasal Düzenlemenin Bulunmadığı - Mahkeme Kararının Hatalı Olduğu/Tazminat İstemi Hakkında Karar Verileceği )
2577/m. 12,28
ÖZET : Bilgisayar işletmeni olarak atama kararına ilişkin idari işlemin iptali nedeniyle maaş farklarının ödenmesi istemiyle açılan davada; mahkemece, davacının bu kararın tebliğinden itibaren 60 gün içinde tazminat davası açması gerekirken, dava yoluna gitmediği, karar temyiz aşamasında iken ve temyiz sonucu beklemeden açılan davanın incelenmesine olanak bulunmadığı belirtilmek suretiyle davanın reddine hükmedilmiştir. Ancak, iptal ve tam yargı davalarının birlikte açılması mümkün olduğu gibi; bu davaların birlikte açılmadığı hallerde, iptal davası hakkında karar verildikten sonra veya iptal davası hakkında verilen karar için kanun yollarına başvurulmuş olması durumunda da, Yasanın öngördüğü süreler içinde tam yargı davası açılması mümkündür. 2577 sayılı Yasada , "iptal kararına yönelik olarak temyiz yoluna başvurulmuş olması ve böylece, anılan kararın henüz kesin bir karar niteliğini taşımaması nedeniyle, bu iptal kararına dayalı olarak tam yargı davası açılamayacağı" yolunda herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Nasıl ki, iptal ve tam yargı davalarının birlikte açıldığı davalarda, yargı yerince dava konusu işlemle ilgili olarak verilen kararla birlikte bu karar da gözetilerek tazminat istemi hakkında da karar verilmesi gerekiyorsa; iptal kararından sonra, fakat kanun yollarına başvurulmadan önce açılan davalarda da tazminat istemi hakkında karar verilmesi gerektiğinde kuşku yoktur. Belirtilen hukuki durum karşısında, davacı tarafından açılan tam yargı davasının, "bu davaya dayanak alınan iptal davasında Mahkemece verilen dava konusu işlemin iptaline ilişkin kararın henüz kesinleşmediği" gerekçesiyle incelenmeksizin reddi yolunda verilen idare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
İstemin Özeti : İstanbul 2. idare Mahkemesince verilen 25.4.2011 günlü, E:2010/2397, K:2011/948 sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Cevabın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : Sündüs Kurtoğlu
Düşüncesi : 2577 sayılı Yasanın gerek 12. maddesinde, gerekse diğer maddelerinde, iptal ve tam yargı davalarının ayrı ayrı açıldığı hallerde, "iptal kararına yönelik olarak kanun yollarına başvurulmuş olması ve böylece, anılan kararın henüz kesin bir karar niteliğinde olmaması nedeniyle, bu iptal kararına dayalı olarak tam yargı davası açılamayacağına" dair herhangi bir hükme yer verilmemiş olup; buna göre, davanın" incelenmeksizin reddi" yolundaki idare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle anılan kararın bozulması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : Saadet Ünal
Düşüncesi : idare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu`nun 49. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesi`nce, dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından, yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin işin gereği düşünüldü:
KARAR : Dava, İstanbul Vakıflar I. Bölge Müdürlüğü`nde teberrükat saymanı olarak görev yapan davacı tarafından, İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü`nde şef kadrosunda görev yapmakta iken İstanbul Vakıflar I. Bölge Müdürlüğü emrine bilgisayar işletmeni olarak atanmasına ilişkin 26.8.2008 günlü, 1367 sayılı işlemin iptali istemiyle açtığı davada, İstanbul 6. idare Mahkemesince verilen dava konusu işlemin iptaline ilişkin 22.3.2010 günlü, E:2008/l 777, K: 2010/457 sayılı karar nedeniyle 5.9.2008 - 1.6.2010 tarihleri arasındaki maaş farklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
İstanbul 2. idare Mahkemesi`nin 25.4.2011 günlü, E: 2010/2397, K: 2011/948 sayılı kararıyla; şef kadrosunda görev yapmakta iken bilgisayar işletmeni olarak atanan davacının, anılan işlemin iptali talebiyle açtığı dava sonucunda İstanbul 6. idare Mahkemesinin 22.3.2010 günlü, E:2008/l 777, K:2010/457 sayılı kararıyla dava konusu işlemin iptaline karar verildiği, davacının bu kararın tebliğinden itibaren 60 gün içinde tazminat davası açması gerekirken, dava yoluna gitmediği, karar temyiz aşamasında iken ve temyiz sonucu beklemeden açılan davanın incelenmesine olanak bulunmadığı belirtilmek suretiyle davanın incelenmeksizin reddine hükmedilmiştir.
Davacı, idare Mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmekte ve temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun "İptal ve Tam Yargı Davaları" başlıklı 12. maddesinde, ilgililerin haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştay`a ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilecekleri hüküm altına alınmıştır.
Anılan maddeye göre, ilgililer tarafından, iptal ve tam yargı davalarının birlikte açılması mümkün olduğu gibi; bu davaların birlikte açılmadığı (bir başka ifadeyle, önce iptal davasının açıldığı )hallerde, iptal davası hakkında karar verildikten sonra veya iptal davası hakkında verilen karar için kanun yollarına başvurulmuş olması durumunda da, Yasanın öngördüğü süreler içinde tam yargı davası açılması mümkün olup; 2577 sayılı Yasada , "iptal kararına yönelik olarak temyiz yoluna başvurulmuş olması ve böylece, anılan kararın henüz kesin bir karar niteliğini taşımaması nedeniyle, bu iptal kararına dayalı olarak tam yargı davası açılamayacağı" yolunda herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Nasıl ki, iptal ve tam yargı davalarının birlikte açıldığı davalarda, yargı yerince dava konusu işlemle ilgili olarak verilen kararla birlikte bu karar da gözetilerek tazminat istemi hakkında da karar verilmesi gerekiyorsa; iptal kararından sonra, fakat kanun yollarına başvurulmadan önce açılan davalarda da tazminat istemi hakkında karar verilmesi gerektiğinde kuşkuya yer bulunmamaktadır.
Kaldı ki, 2577 sayılı Yasanın, idari yargı yerlerince verilen kararların uygulanması ile ilgili düzenlemelere yer verilen 28. maddesinde, anılan yargı kararlarının, bu kararlar hakkında kanun yollarına başvurulmuş olsun veya olmasın idarelerce uygulanması gerektiği de vurgulanmış bulunmaktadır.
Belirtilen hukuki durum karşısında, davacı tarafından açılan tam yargı davasının, "bu davaya dayanak alınan iptal davasında Mahkemece verilen dava konusu işlemin iptaline ilişkin kararın henüz kesinleşmediği" gerekçesiyle incelenmeksizin reddi yolunda verilen idare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Öte yandan, Dairemiz kayıtlarının incelenmesinden İstanbul 6. idare Mahkemesince dava konusu işlemin iptali yolunda verilen 22.3.2010 günlü, E:2008/l 777, K:2010/457 sayılı kararın, Dairemizin 20.12.2011 günlü, E:2010/4012, K:2011/7712 sayılı kararıyla onandığı anlaşılmıştır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle İstanbul 2. idare Mahkemesi`nce verilen 25.4.2011 günlü, E:2010/2397, K:2011/948 sayılı kararın 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu`nun 49. maddesinin l/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanunla değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkeme`ye gönderilmesine, 30,30 TL yürütmenin durdurulması harcı ile, 14 TL posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, 12.03.2012 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.