Loading...
16.08.2022

Dilekçe Ret Kararının Davacıya Verdiği Yenileme Hakkının Ortadan Kaldırılmasına Yönelik Mahkeme Kararında Hukuka Uyarlık Bulunmadığı

T.C. Danıştay 6. Daire 
Esas: 2011 / 509 
Karar: 2015 / 1773 
Karar Tarihi: 25.03.2015

ÖZET: İdare mahkemesince; dava açma süresi hesaplanırken, ilk dava açma tarihi olan … tarihinin süreye esas alınması gerekirken; dava konusunun açıklığa kavuşturulmasıyla amacıyla verilen dilekçe ret kararı üzerine davacı tarafından verilen yenileme dilekçesinin kayda giriş tarihinin dava açma süresinin hesaplanmasında esas alınmasına ve sonuç itibariyle dilekçe ret kararının davacıya verdiği yenileme hakkının ortadan kaldırılmasına yönelik mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

(AİHS. m. 6) (2709 S. K. m. 11) (2577 S. K. m. 3, 7, 15) (3194 S. K. m. 8) 

İstemin Özeti: Konya 1. İdare Mahkemesince verilen 14/09/2010 tarihli, E:2009/583, K:2010/1002 sayılı kararın, davanın süreaşımı nedeniyle reddine ilişkin kısmının usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmaların Özeti: Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi: Levent Kızıler

Düşüncesi: Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının temyiz edilen kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, Konya İli, Meram İlçesi, 303 Pafta. 763 ada, 5, 9, 31 ve 33 parsel sayılı taşınmazlarının bulunduğu alanda davacının 1/1000 ölçekli uygulama imar planında değişiklik yapılması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 26.01.2009 tarihli, 286 sayılı Meram Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü işleminin ve bununla bağlantılı olarak nazım imar planı (1/5000) tadilatı yapılmasına ilişkin 16.03.2007 tarih ve 163-164 sayılı Konya Büyükşehir Belediye Meclisi kararının, uygulama imar planı (1/1000) tadilatı yapılmasına ilişkin 15.06.2007 tarih ve 335 sayılı Konya Büyükşehir Belediye Meclisi kararı ile birlikte, uygulama imar planı (1/1000) tadilatı yapılmasına ilişkin Meram Belediye Meclisinin 16.03.2007 tarih ve 146 sayılı kararı ile 08.01.2008 tarih ve 14 sayılı kararının, söz konusu uygulama imar planının onaylanmasına ilişkin Konya Büyükşehir Belediye Meclisinin 18.01.2008 tarih ve 22 sayılı kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, davacının imar plan tadilatı talebinin belediye meclisine intikal ettirilmeksizin Meram Belediye Başkan Yardımcısı imzasıyla reddine ilişkin 26.01.2009 tarih ve 286 sayılı işlemde yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiş, diğer işlemler yönünden ise 1/5000’lik nazım imar planında ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planında tadilat yapılması yolundaki başvurularının reddine ilişkin işlemlerin tebliğinden (13.02.2009) itibaren 60 gün içinde de dava konusu edilmeyerek, dava açma süresi geçirildikten sonra, İdare Mahkemesince verilen dilekçe ret kararı üzerine yenileme dilekçesi verilmek suretiyle 28.05.2009 günü açılan davada dava konusu edilmesi sebebiyle sözü edilen imar plan tadilatlarına ilişkin işlemlere karşı 28.05.2009 günü açılan davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş bu kararın süreaşımı yönünden reddine ilişkin kısmı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının "Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü" başlıklı 11. maddesinde; Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu ifade edilmiş, "Hak arama hürriyeti" başlıklı 36. maddesinde de: "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir." üst hukuk normlarına yer verilmiştir.

Öte yandan; Avrupa insan Hakları Sözleşmesinin 6/1. maddesinde: "Herkes davasının, medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir." kuralı yer almıştır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 36533/04 başvuru numaralı ve 14.10.2008 tarihli Mesutoğlu-Türkiye kararında özetle; mahkemeye erişim hakkının mutlak olmadığını, bazı sınırlamalara tabi olabildiğini, bununla birlikte getirilen kısıtlamaların, hakkın özünü ortadan kaldıracak ölçüde, kişinin mahkemeye erişimini engellememesi gerektiğini, mahkemeye erişim hakkına getirilen bu tür sınırlamaların ancak meşru bir amaç güdüldüğü takdirde ve hedeflenen amaç ile başvurulan araçlar arasında makul bir orantı olması halinde Sözleşmenin 6/1. maddesi ile bağdaşabileceğini, bu ilkelerden, dava açma hakkının doğal olarak yasayla belirlenen şartları mevcut olmakla birlikte, mahkemelerin yargılama usullerini uygularken bir yandan davanın hakkaniyetine halel getirecek kadar abartılı şekilcilikten, öte yandan, kanunla öngörülmüş olan usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak kadar aşırı bir gevşeklikten kaçınmaları gerektiği belirtilmiştir. "

2577 sayılı Kanunun 15. maddesinin 5. fıkrasında: "1 inci fıkranın (d) bendine göre dilekçenin reddedilmesi üzerine, yeniden verilen dilekçelerde aynı yanlışlıklar yapıldığı takdirde dava reddedilir." hükmü yer almaktadır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun 7.maddesinde, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay`da ve İdare Mahkemelerinde 60 gün olduğu, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı ancak, bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabileceği, hükme bağlanmıştır.

Özel Kanun olan 3194 sayılı İmar Kanununun, "Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması" başlıklı 8. maddesinin (b) bendinde ise, "İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tesbit edilen ilan yerlerinde bir ay süre ile ilan edilir, Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye Başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde incelenerek kesin karara bağlar" kuralı yer almaktadır.

Yukarıda yer alan Kanun maddelerinin birlikte yorumlanmasından, imar planlarının iptali istemiyle son askı tarihini izleyen günden itibaren 60 gün içinde dava açılması gerektiği sonucuna varılmaktadır.

Dosyanın incelenmesinden, İdare Mahkemesince verilen 15.04.2009 tarihli, E;2009/410, K:2009/440 sayılı karar ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 3. maddesini dayanak alınarak iptali istenen işlem veya işlemlerin tebliğ veya öğrenme tarihinin, davanın konusunun, sebeplerinin ve dayandığı delillerin dava dilekçesinde gösterilmediği ve dava konusu işlem veya işlemler ile bu işlem veya işlemler bir başvuru üzerine tesis edilmişse başvuru dilekçesinin dava dilekçesine eklenmediği, dava dilekçesinin ve eklerinin karşı taraf sayısından bir fazla olması gerektiği halde tek suret olduğu gerekçesiyle yeniden dava açılmak üzere dilekçenin reddine karar verildiği, bunun üzerine davacı tarafından mahkemeye ibraz edilen 28.05.2009 tarihli dava dilekçesinde; davanın konusunun açıklığa kavuşturulduğu bu davada hangi işlemlerin iptalinin istenildiğinin açık ve net bir biçimde ortaya konulduğu böylece davanın konusunun açıklığa kavuşturulması gerektiği yolundaki "dilekçe ret" kararının gereklerinin yerine getirildiği ve bu yeni dilekçesi ile Kanunun tanıdığı ve mahkemenin uygulamaya soktuğu dilekçesini yenileme hakkını kullandığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda idare mahkemesince; dava açma süresi hesaplanırken, ilk dava açma tarihi olan 13.04.2009 tarihinin süreye esas alınması gerekirken; dava konusunun açıklığa kavuşturulmasıyla amacıyla verilen dilekçe ret kararı üzerine davacı tarafından verilen yenileme dilekçesinin kayda giriş tarihinin dava açma süresinin hesaplanmasında esas alınmasına ve sonuç itibariyle dilekçe ret kararının davacıya verdiği yenileme hakkının ortadan kaldırılmasına yönelik mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle Konya 1. İdare Mahkemesince verilen 14/09/2010 tarihli, E:2009/583, K:2010/1002 sayılı kararın davacı tarafından temyiz edilen davanın süreaşımı nedeniyle reddine ilişkin kısmının BOZULMASINA, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 25/03/2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.