Loading...
16.08.2022

Yerel Mahkemenin, Bozma Kararını Taraflara Tebliğ Etmeden Dosya Üzerinde Direnme Kararı Vermesi Hukuka Aykırıdır

T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 
Esas: 2017 / 648 
Karar: 2017 / 1045 
Karar Tarihi: 31.05.2017

Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Nazilli 1. Asliye Hukuk Mahkemesince (Tüketici mahkemesi sıfatıyla) davanın kabulüne dair verilen 25.12.2014 gün ve 2014/312 E., 2014/768 K. sayılı kararın davalı Banka vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 02.04.2015 gün ve 2015/7710 E., 2015/10615 K. sayılı kararı ile; 

(...Davacı; davalı bankadan konut kredisi kullandığını, faizlerin düşmesi üzerine kredinin yeniden yapılandırıldığını, davalı banka tarafından dosya masrafı ve yapılandırma adı altında ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle şimdilik 2.010,00 TL kesinti yapıldığını ileri sürerek bu kesintinin kesinti tarihinden itibaren avans faizi ile tahsilini istemiştir. Davacı 04.11.2014 havale tarihli ıslah dilekçesi ile de talebini 2.660,00 TL`na yükseltmiştir.

Davalı davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; davanın kabulü ile 2.660,00 TL nin 2.010,00 TL sinin dava tarihinden bakiyesine ıslah tarihi olan 04.11.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline, karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir

1-6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu`nun 68/1. maddesine göre; değeri iki bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda ilçe tüketici hakem heyetlerine, üç bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine, büyükşehir statüsünde bulunan illerde ise iki bin Türk Lirası ile üç bin Türk Lirası arasındaki uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine başvuru zorunludur. Bu değerlerin üzerindeki uyuşmazlıklar için tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılamaz. Buna göre, Büyükşehir statüsünde bulunan illerde il tüketici hakem heyetleri 2000 TL’nin altındaki ve 3000 TL’nin üstündeki uyuşmazlıklara bakmayacaktır. Buralarda ikamet eden tüketicilerin, 2000 TL’nin altındaki uyuşmazlıklarda ilçe THH’lere, 3000 TL’nin üzerindeki uyuşmazlıklarda ise tüketici mahkemelerine gitmesi gerekecektir.

Somut olayda davacı kredinin kullanılması sırasında kendisinden tahsil edilen ıslah dilekçesi ile birlikte 2.660,00 TL masrafa ilişkin talepte bulunmuş, mahkemece, 2.660,00 TL nın iadesine karar verilmiştir. Dava tarihi itibariyle 2.660,00 TL kredi masrafına bakma görevinin il tüketici hakem heyetine ait olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca mahkemece, dava değerinin 6502 sayılı yasanın 68. maddesi gereğince Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvuruda bulunmasını zorunlu kılan miktarda olduğu ve bu miktar için mahkemeye dava açılmasının yasa gereği mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde işin esasına girilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir...)

gerekçesi ile hüküm bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava bankadan konut kredisi kullanımı sırasında haksız şekilde tahsil edildiği ileri sürülen komisyon ve masraf bedelinin iadesi istemine ilişkindir.

Davacı vekili müvekkilinin davalı Bankadan konut kredisinin kullanılması ve yapılandırılması sırasında masraf ve komisyon gibi isimler altında yapılan haksız kesintilerin faizi ile birlikte iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Banka vekili iade talebinin sözleşmeye ve mevzuat hükümlerine aykırı olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda davanın kabulü ile 2.660,00 TL’nin davalı Bankadan faizi ile tahsiline karar verilmiştir.

Davalı Banka vekilinin temyiz itirazları üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda karar başlığında yazılı gerekçe ile hüküm bozulmuştur.

Yerel Mahkeme Nazilli ilçesinin yargı çevresi ile Aydın ilinin yargı çevresinin birbirinden çok farklı olduğu, Yargıtay kararında işaret edilen yönde kabulün tüketicinin ikametgahında dava açma hakkını tanıyan yetki hükümlerine aykırı olduğu; kanun koyucunun anılan düzenlemede amacının, değeri 2.000,00 TL’nin altında kalan uyuşmazlıklarda ilçe hakem heyetine başvurulması, bu miktarın üzerindeki uyuşmazlıklarda ise ilçede oturan bir kişinin yargı çevresindeki tüketici mahkemesinden talepte bulunabilmesi olduğu gerekçesi ile direnme kararı vermiştir.

Direnme kararı davalı Banka vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık büyükşehir belediyesi sınırları dahilindeki ilçede yaşayan tüketicinin, değeri 2.000,00 TL ile 3.000,00 TL arasında kalan alacak istemini inceleyecek merciin 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna göre tüketici il hakem heyeti mi yoksa ikametgahında bulunan tüketici mahkemesi mi olduğu noktasında toplanmaktadır.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce, basit yargılama usulüne tabi davada yerel mahkemenin duruşma açmaksızın dosya üzerinden verdiği kabule yönelik ilk kararının görev yönünden bozulması üzerine bozma kararı taraflara tebliğ edilmeksizin ve duruşma günü verilerek bozmaya karşı diyecekleri taraflardan sorulmaksızın dosya üzerinden verdiği direnme kararının usul ve yasaya uygun bir direnme kararı olup olmadığı hususu ön sorun olarak ön sorun olarak ele alınıp incelenmiştir.

6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun bozma sonrası mahkemece yapılacak işlemleri düzenleyen 429/2. maddesinde “…Mahkeme, temyiz edenden 434. madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra, Yargıtay’ın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir” hükmü öngörülmüştür.

Bu açık hüküm karşısında yerel mahkemenin bozma kararını taraflara tebliğ edip duruşma açarak beyanlarını almaksızın kendiliğinden ve dosya üzerinden direnme kararı vermesi açıkça usul ve yasaya aykırıdır. Bu durumda yasal düzenlemelere uygun şekilde oluşturulmuş bir direnme kararı da bulunmamaktadır.

Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan nedenlerle ve salt bu usulî eksikliklere dayalı olarak direnme kararının bozulmasına, bozma nedenine göre davalı Banka vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. 

SONUÇ: Davalı Banka vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen usulü nedenlerden dolayı BOZULMASINA, bozma nedenine göre işin esasına yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 31.05.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.