ÖZET : Kiracı borçlu hakkındaki icra takibinin kiralayan tarafından yapılması ve davanın da kiralayan tarafından açılması gerekir. Takip ve dava hakkının varlığı yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekir. Olayımızda icra takibi, sözleşmeyi vekil sıfatıyla imzalayan S. tarafından kendi adına yapılmış, itirazın kaldırılması davası da adı geçen tarafından açılmıştır. Bu durumda mahkemece davacının aktif takip ve dava ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı gerekçe ile itirazın kaldırılmasına karar verilmesi hatalı olmuştur.
DAVA : İcra mahkemesince verilmiş bulunan karar, davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kâğıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı alacaklı tarafından davalılar hakkında tahliye istemli başlatılan icra takibi sebebiyle düzenlenen ödeme emrine borçlular tarafından itiraz edilmesi üzerine davacı alacaklı, mahkemeden itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuş, mahkemece, tahliye istemi yönünden feragat nedeniyle, davalı kiracı şirket yönünden ise hukuki yarar yokluğundan davanın reddine, davalı kefil Z. yönünden ise, 21.578,61.-TL alacak bakımından itirazın kaldırılmasına ve % 40 icra inkar tazminatına karar verilmiş, karar davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davaya ve takibe dayanak yazılı kira sözleşmesi 1.7.1998 başlangıç 31.7.2003 bitiş tarihli olup, sözleşme davalı kiracı ile dava dışı kiralayan S. arasında düzenlenmiş, sözleşme kiralayan yerine S. tarafından vekil sıfatıyla imzalanmıştır.
Kiracı borçlu hakkındaki icra takibinin kiralayan tarafından yapılması ve davanın da kiralayan tarafından açılması gerekir. Takip ve dava hakkının varlığı yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekir.
Olayımızda icra takibi, sözleşmeyi vekil sıfatıyla imzalayan S. tarafından kendi adına yapılmış, itirazın kaldırılması davası da adı geçen tarafından açılmıştır. Bu durumda mahkemece davacının aktif takip ve dava ehliyeti bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı gerekçe ile itirazın kaldırılmasına karar verilmesi hatalı olmuştur.
Karar, bu sebeplerle bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle kararın BOZULMASINA, istenmesi halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 24.09.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Baytok Hukuk Bürosu olarak web sitemizi geliştirmek, kullanışlı, etkili ve güvenli hale getirmek amacıyla çerezler (cookie) kullanıyoruz. Sitemizde gezinmeye devam etmeniz halinde cihazınızdaki çerezlere erişebileceğimizi de kabul ediyorsunuz. Ayrıntılı bilgiye ve çerezleri engelleme yöntemlerine Çerez Politikası’dan ulaşabilirsiniz.
Kabul et ve Kapat