Loading...
08.06.2022

Borçlu Hesaplarının Alacaklı Bankaya Rehinli Olması

T.C. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 
E. 2011/4816
K. 2012/12188
T. 10.7.2012

ÖZET : Dava, davacının haciz bildirimine rağmen, borçluya ait hesaplardan 3. kişilere ödeme yapılması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkeme, kendisine yapılan haciz ihbarına rağmen haciz konulan hesaptan üçüncü kişiye ödeme yapan bankanın ödemenin sebebi ne olursa olsun bundan sorumlu olduğu, ödeme yapılan dava dışı şirketle hesap sahibi şirketin kardeş şirketler olmasının sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Ancak, davacının haciz bildirimi 05.08.2005 tarihinde davalı bankaya tebliğ olunmuş, davalı banka süresinde verdiği cevapta, hesap sahibi borçluya kullandırılan gayri nakti kredilerin riski, faiz ve komisyonları, sigorta prim alacakları vs. nedeniyle hesap sahibinden alacaklı bulunduklarını, bu alacakları nedeniyle boçlunun hesaplarının bankaya rehinli olduğunu öne sürerek, alacaklarından sonra gelmek kaydıyla hesaplara haciz kaydının konulduğunu belirtmiştir. Davacının aynı mahiyetteki 16.04.2006 ve 25.04.2006 tarihli haciz bildirimlerine de aynı şekilde cevaplar verilmiştir.Yukarıdaki bentte açıklandığı üzere, haciz bildirimine karşı bankanın vermiş olduğu cevaplar haciz ihbarnamesine itiraz niteliğinde olup, davacı tarafça İİK`nun 89/4.maddesindeki prosedür işletilerek bankanın itirazları giderilmiş değildir. Bu itibarla, davalının haciz bildirimine yaptığı itirazın usulünce giderilmediği anlaşıldığına göre, mahkemece, üzerinde kesinleşmiş bir haciz bildirimi bulunmayan borçluya ait hesaplardan, 3. kişilere ödeme yapılmasının bankanın sorumluluğunu gerektirmediği gözetilmelidir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi`nce verilen 09/11/2010 tarih ve 2008/117-2010/631 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Vedat Yalçın tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, hakkında Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından soruşturma yapılan dava dışı E. E.`in, büyük miktardaki vergi borcunu ödememek için üzerinde kayıtlı taşınır taşınmaz mal bulundurmadığının, mal varlığını gerek kurduğu paravan şirketler ve gerekse adamları aracılığı ile yürütüğünün tespit edildiğini, keza düzenlenen vergi tekniği raporunda da bu kişinin sahibi veya ortağı olduğu şirketlerin toplam 175.398.391.82-TL vergi borcu bulunduğunun anlaşıldığını, bu kapsamda E. E. şirketleri içinde bulunan dava dışı E... Metal Demir Çelik San. Tic. A.Ş` nin 16.014.306,35 TL tutarındaki vergi borcunun tahsili için Aliağa Vergi Dairesin`in 29.07.2005 tarihli haciz ihbarnamesiyle bu şirketin davalı bankadaki hesaplarına haciz konulduğunu, haciz ihbarnamesini tebliğ alan davalının muvazaalı rehin sözleşmelerini gerekçe gösterilerek ödeme yapmadığını ancak, aynı süre içerisinde firmanın talimatıyla üzerinde haciz bulunan 1098727 sayılı hesaptan 1.180.691.64-TL, 1101730 nolu hesaptan ise 3.585,15-TL olmak üzere 3. kişilere toplam 1.184.276.79-TL ödeme yaparak devleti zarara uğrattığını ileri sürerek, şimdilik bu tutarın zarar tarihlerinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı banka vekili, bankanın firmaya kullandırdığı teminat mektuplarından kaynaklanan riski,teminat mektubu komisyon ve faiz alacağı, protokol taksidi ve sigorta pirim alacağı bulunduğunu,bu alacaklarını teminen hesap sahibi şirket ile yapılan kredi sözleşmesiyle şirketin her türlü hesabı üzerinde banka lehine rehin hakkı tanındığını, muvazaa iddiasının doğru olmadığını, dava konusu edilen ödemelerin bir çoğunun haciz bildiriminden önce yapıldığını,bildirimden sonraki ödemelerin ise banka alacağına mahsuben yapılan ödemeler ve yasal kesintiler olduğunu, kaldı ki vergi dairesinin 29.07.2005 tarihli haciz bildirimine süresi içerisinde verilen cevapta rehinden sonra haczin işlendiğinin belirtildiğini, bu cevabın birinci haciz ihtarnamesine itiraz niteliğinde olduğunu, 1101730 nolu hesaptan üçüncü şahsılara yapılmış herhangi bir ödeme bulunmadığını,1098727 nolu hesaptan yapılan 1.007.000,00-TL tutarındaki ödemenin ise bankacılık tekniği acısından nakit teminat karşılığı bir kredi işlemi olduğunu, verilen paranın da şirket adına açılan 1101730 nolu hesaba tekrar yatırıldığını ve bankaya rehinli olan kıymetin yerine konulduğunu, yapılan işlemlerde bir usulsüzlük bulunmadığı savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, aksi yöndeki bilirkişi raporuna karşılık, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamına göre, kendisine yapılan haciz ihbarına rağmen haciz konulan hesaptan üçüncü kişiye ödeme yapan bankanın ödemenin sebebi ne olursa olsun bundan sorumlu olduğu, ödeme yapılan dava dışı şirketle hesap sahibi E... Metal A.Ş`nin kardeş şirketler olmasının sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne,7000,00.-TL`nin 27/10/2005 tarihinden, 1.000.000,00.-TL`nin 27/03/2006 tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

1-Dava, davacının haciz bildirimine rağmen, borçluya ait hesaplardan 3. kişilere ödeme yapılması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.

Borçlunun 3. kişi durumundaki davalı bankadaki mevduatı, İİK`nun 106/2. maddesi koşullarında menkul hükmündedir.Alacaklı tarafından 3. kişi bankaya gönderilen 89/1 haciz ihbarnamesine karşılık bakanın süresi içerisinde, borçlunun kendisinden olan alacağı üzerinde rehin hakkı olduğunu ileri sürmesi, 89/1 haciz ihbarnamesine yönelik olarak yapılmış bir itiraz niteliğindedir.Bu itiraz nedeniyle davalı bankaya gönderilen 89/1 haciz ihbarnamesi kesinleşmediğinden, itiraza rağmen 3. kişi bankaya 89/2 haciz ihbarnamesi veya haciz müzekkeresi gönderilemez. Alacaklı bu durumda, 3. kişi konumundaki banka tarafından 89/1 haciz ihbarnamesine verilen cevabın aksini icra hukuk mahkemesinde ispat ederek, şartları varsa 3. kişi bankanın İİK`nun 89/4.maddesi uyarınca tazminata mahkum edilmesini istemelidir.

Somut uyuşmazlıkta, davacının haciz bildirimi 05.08.2005 tarihinde davalı bankaya tebliğ olunmuş, davalı banka süresinde verdiği cevapta, hesap sahibi borçluya kullandırılan gayri nakti kredilerin riski, faiz ve komisyonları, sigorta prim alacakları vs. nedeniyle hesap sahibinden alacaklı bulunduklarını, bu alacakları nedeniyle boçlunun hesaplarının bankaya rehinli olduğunu öne sürerek, alacaklarından sonra gelmek kaydıyla hesaplara haciz kaydının konulduğunu belirtmiştir.Davacının aynı mahiyetteki 16.04.2006 ve 25.04.2006 tarihli haciz bildirimlerine de aynı şekilde cevaplar verilmiştir.Yukarıdaki bentte açıklandığı üzere, haciz bildirimine karşı bankanın vermiş olduğu cevaplar haciz ihbarnamesine itiraz niteliğinde olup, davacı tarafça İİK`nun 89/4.maddesindeki prosedür işletilerek bankanın itirazları giderilmiş değildir. Bu itibarla, davalının haciz bildirimine yaptığı itirazın usulünce giderilmediği anlaşıldığına göre, mahkemece, üzerinde kesinleşmiş bir haciz bildirimi bulunmayan borçluya ait hesaplardan, 3. kişilere ödeme yapılmasının bankanın sorumluluğunu gerektirmediği gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.

2-Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ( 2 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik YER OLMADIĞINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 10.07.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.