ÖZET : Taraflar arasındaki istihkak davasında, dava konusu hacze katılan icra memuru hakkında görevi kötüye kullanma suçundan yapılan şikayet başvurusu üzerine verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın itirazen kaldırıldığı anlaşılmaktadır.Ceza davası sonucunda verilecek karar, dava konusu haciz tutanağında yer alan hususların tamamen ya da kısmen geçersiz olduğunu ortaya koyabilecek mahiyette olduğundan eldeki istihkak davasının esasına da etki edecek mahiyettedir.Bu durumda, icra memuru hakkındaki kamu davasının sonucunun bu davada bekletici mesele yapılması gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı (üçüncü kişi) vekili, Kahramanmaraş 4.İcra Müdürlüğü`nün 2009/5864 sayılı takip dosyasında yapılan 10.06.2011 günlü hacze konu eşyaların üçüncü kişiye ait olduğunu, davacının borçludan boşandığını beyan etmesine rağmen ev eşyalarının yanı sıra kutu içinde bulunan altınlarının da haczedilip muhafaza altına alındığını, kuyumcuda bozdurulup paraya çevrildikten sonra haciz tutanağına elden ödeme yapılmış gibi geçirildiğini, bununla ilgili suç duyurusunda bulunduklarını, ziynet eşyasının borçlu ile ilgisinin olmadığını belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı (alacaklı) vekili, borçlu ve üçüncü kişinin birlikte oturdukları yerde yapılan ilk hacizde istihkak iddiasında bulunulmadığı gibi dava da açılmadığını, muhafaza işlemi için gidildiğinde boşanma ilamının sunulduğunu, boşanmanın muvazaalı olduğunu, hacizde borçluya ait eşyaların görüldüğünü, kutu içinde tespit edilen altınların üçüncü kişi ile birlikte gidilen kuyumcuda bozdurulup dosya borcuna mahsuben elden ödendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı (borçlu), mahcuzların davacı üçüncü kişiye ait olduğunu, kendisinin annesi ile kaldığını, mesleği gereği farklı illerde gezdiğini savunmuştur.
Mahkemece toplanan delillere göre: "dava konusu haczin borçlunun eski eşi olan davacının konutunda yapıldığı, bir kısım ev eşyasının haczedildiği bu sırada üçüncü kişinin dosya borcunun bir bölümünü ödemek istediği ve alacaklı vekilinin 6.259,00.-TL`yi elden aldıkları yönünde beyanda bulunduğu, tüm bu hususların aksi sabit oluncaya kadar geçerli haciz tutanağına geçirildiği, aksinin kanıtlanamadığı" gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK`nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı "istihkak" davası niteliğindedir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre, dava konusu hacze katılan icra memuru hakkında görevi kötüye kullanma suçundan yapılan şikayet başvurusu üzerine verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın 07.07.2011`de itirazen kaldırıldığı anlaşılmaktadır.
Ceza davası sonucunda verilecek karar, dava konusu haciz tutanağında yer alan hususların tamamen ya da kısmen geçersiz olduğunu ortaya koyabilecek mahiyette olduğundan eldeki istihkak davasının esasına da etki edecek mahiyettedir.
Bu durumda, hacze katılan icra memuru hakkında dava konusu haciz tutanağının düzenlenmesi ile ilgili açılmış kamu davası varsa sonucunun bu davada bekletici mesele yapılması gerektiği gözetilmeden işin esasına yönelik karar verilmesi hatalı olmuştur.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı 3.kişiye geri verilmesine, 28.05.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.