ÖZET : Davacılar, paydaşı oldukları taşınmazla ilgili açılmış bulunan izale-i şuyu davasında verilen yetkiye dayanarak, taşınmazın diğer paydaşlarını, adresleri tespit edilemediğinden bahisle, temsil için kayyım atanmasını istemiştir. İzale-i şuyu davasının konusu olan taşınmazın paydaşları bellidir. Bu kişilerin gaip oldukları ileri sürülmemiştir. Adreslerinin araştırmaya rağmen tespit edilememesi halinde, ilanen tebligat yapma olanağı mevcuttur. Temsil kayyımı atanmasını gerektiren haller ve koşullar bulunmamaktadır. İsteğin reddi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacılar, paydaşı oldukları taşınmazla ilgili açılmış bulunan izale-i şuyu davasında verilen yetkiye dayanarak, taşınmazın diğer paydaşlarını, adresleri tespit edilemediğinden bahisle, temsil için kayyım atanmasını istemiştir. İzale-i şuyu davasının konusu olan taşınmazın paydaşları bellidir. Bu kişilerin gaip oldukları ileri sürülmemiştir. Adreslerinin araştırmaya rağmen tespit edilememesi halinde, ilanen tebligat yapma olanağı mevcuttur. Türk Medeni Kanununun 426`ncı maddesinde sayılan temsil kayyımı atanmasını gerektiren haller ve koşullar bulunmamaktadır. İsteğin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, 16.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.