ÖZET : Dava, itirazın iptaline ilişkindir. Yargılamanın aleniyeti gereğince, yargılama sonunda verilen kararın açık, şüphe ve tereddüte yer vermeyecek şekilde olması gerekir ve mahkeme hükmü tek olduğundan kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki halinde ortada yasaya uygun bir hükmün varlığından sözedilemeyecektir.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu kararında kısa kararla gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni sayılacağının belirtilmiş bulunmasına göre, mahkemece yapılacak iş, önceki kararlar ile bağlı olmaksızın kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderilmesi için vicdani kanaatine göre yeni bir karar vermekten ibarettir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Alacaklı vekili tarafından kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu icra takibi yapıldığı, borçlunun takip dayanağı bono yönünden T.T.K.nun 661-663 ve 690. maddelerinde öngörülen 3 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği sebebiyle icra mahkemesine başvurarak takibin iptalini talep ettiği anlaşılmıştır.
Mahkemece 21.6.2010 tarihli kısa kararla "davanın kısmen kabulüyle icranın geri bırakılmasına" karar verildiği halde gerekçeli kararda somut olayla da ilgisi olmayacak şekilde "davanın kısmen kabulüne, ( 42 ... ... ) plakalı M. Ferguson marka, 1995 model. LD97170T22739A236... motor numaralı traktör üzerindeki istihkak iddiasının kabulüne, mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine, konulmuş olan haczin kaldırılmasına" hükmolunduğu, böylece kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığı görülmüştür.
T.C. Anayasası, yargılamada aleniyet ilkesini benimsemiştir. Bu nedenle, yargılama açık olarak yapılacak ve yargılama sonunda verilen karar H.U.M.K.nun 388/son madde hükmü gereği açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde açıkça belirtilecektir. H.U.M.K.nun 382. maddesi gereğince, sonradan yazılacak gerekçeli kararın da verilen kısa karara uygun olması gerekir. ( H.U.M.K.nun 381/2-1 madde hükümleri gereği ) Bu sebeple mahkeme hükmü tek olduğundan ve kısa kararla aynı sonuçları taşıyacağından kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki halinde ortada yasaya uygun bir hükümün varlığından sözedilemez. Nitekim, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 10.4.1992 tarih 7/4 Sayılı kararında kısa kararla gerekçeli kararın çelişik bulunmasının bozma nedeni sayılacağının belirtilmiş bulunmasına göre, mahkemece yapılacak iş, önceki kararlar ile bağlı olmaksızın çelişkinin giderilmesi için vicdani kanaatine göre yeni bir karar vermekten ibarettir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 26.05.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.