ÖZET : Sanığın bıçak zoruyla yakınandan yağmaladığı telefonu, tanığa sattıktan sonra yakalanması üzerine sattığı yeri göstererek telefonun iade edilmesini sağladığının anlaşılması karşısında, etkin pişmanlık şartlarının oluştuğu ve telefonu satın alıp zararı giderilmeyen tanığın da hukuk mahkemesinde hakkını arayabileceği gözetilmelidir. Tanığın zararının giderilmediği gerekçesi ile hüküm kurulması hukuka aykırıdır.
DAVA : Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
KARAR : Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Sanığın bıçak zoruyla yakınandan yağmaladığı telefonu, tanık M. M.’ya sattıktan sonra yakalanması üzerine, sattığı yeri göstererek, telefonun iade edilmesini sağladığının anlaşılması karşısında, etkin pişmanlık şartlarının oluştuğu ve telefonu satın alıp zararı giderilmeyen tanık M.’ın hukuk mahkemesinde hakkını arayabileceği gözetilmeden; sanık hakkında 5237 Sayılı T.C.K. nun 168/3. maddesiyle uygulama yapılması yerine tanığın zararının giderilmediği gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık M. K. savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümün açıklanan sebeplerle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 5320 Sayılı Kanunun 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 Sayılı C.M.U.K.nun 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın korunmasına, 24.01.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.