ÖZET : Dava, prim borcu miktarının ve hangi tarihten itibaren yaşlılık aylığına hak kazanacağının tespitine ilişkindir. "Toplam borcu ödemesi durumunda ödemeyi takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazanabileceği" belirtilerek verilen kabul kararı, şarta bağlı ve infaza elverişli bulunmayan bir karar olduğundan hukuka aykırıdır.
DAVA : Dava, prim borcu miktarının ve hangi tarihten itibaren yaşlılık aylığına hak kazanacağının tespiti istemlerine ilişkindir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili ile davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Alparslan Koçak tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR : Davacı, 1479 Sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığından dolayı davalı Kuruma 6.000,00 TL. prim borcu bulunduğunun ve hangi tarihte yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiş, davanın kısmen kabulüne ilişkin kararların Dairemizce bozulması üzerine, Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulü ile; "Davacının 25 tam yıl prim ödeme şartının tamamlanma tarihi olan 8.11.2008 tarihi itibariyle prim aslı borcunun 16.768,13 TL ( Aralık 2010 tarihi itibariyle faiz miktarının 22.231,05 TL ) olarak tespitine, Yaşlılık aylığı talep ettiği 9.11.2007 tarihinde yaşlılık aylığına hak kazanmadığı ve 1 numaralı kararda belirlenen toplam borcu ödemesi durumunda ödemeyi takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazanabileceğinin tespitine" karar verilmiştir.
H.U.M.K.`nun 389`uncu maddesinde, "Verilen karar ile iki tarafa tahmil ve bahşedilen vazife ve haklar şüphe ve tereddüdü mucip olmayacak surette gayet sarih ve açık yazılmalıdır." hükmüne yer verilmiştir. Hükümlerin çelişkiden uzak ve infaza elverişli olması, kamu düzeniyle ilgili olup, hükmü temyiz etmeyen yönünden sonuç doğurması gerekeceği de gözetilerek, gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gerekir. Diğer taraftan, hüküm, davanın açıldığı tarihteki hal ve şartlara göre tesis edilen bir karar olup H.U.M.K.na göre ileriye dönük olarak ve şarta bağlı biçimde karar tesis edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle, "toplam borcu ödemesi durumunda ödemeyi takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazanabileceği" belirtilerek yazılı şekilde verilen kabul kararı, şarta bağlı ve infaza elverişli bulunmayan bir karar olduğundan, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekili ile davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükümün yukarda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, temyiz harcının istenmesi halinde davacıya iadesine, 3.3.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.